Skip to content

Berlin Panteri

BqUfPMsIEAAaBKJ.jpg-large

Yıl 1951, yer Berlin…

1950 Dünya Kupası’na gitme hakkını elde eden ancak Brezilya’nın yolunu tutmayan Türkiye, hazırlık maçı için Almanya’daydı. Rakip, İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmaya çalışıyordu. Moral olarak çökmüş olan toplum için spor hayat damarlarından biriydi.

Futbolun büyük düşünürlerinden Sepp Herberger’in sahaya sürdüğü kadroda Toni Turek ve Fritz Walter gibi yıldızlar dikkat çekiyordu. Milli takımımızın başında ise Rebii Erkal bulunuyordu.

Tam 63 yıl önceye dönelim, o günü biraz da kaptan Gündüz Kılıç’tan dinleyelim isterseniz:

120 bin kişilik stad tıklım tıklım dolmuştu. İkinci Dünya Harbi’nden yenik, ezik çıkmış olan Alman milleti, takımını milli bir zafer hasretiyle alkışlamak için sabırsızlanıyordu. Sahaya çıktığımız zaman halkın kendi takımlarına yaptığı görülmemiş coşkun tezahürattan kulaklarım öylesine zonklamaya başladı ki bayağı kendimi kaybeder gibi oldum. Acaba geçirdiğim hastalıktan mı fenalaşıyorum diye düşünürken arkamdan koşan çocukların seslerini duydum: “Kaptan bu ne biçim sesler, kulaklarımız sağır olacak uğultudan…”

İşte bu ahval ve şerait içinde çalmıştı ilk düdük. Karşılaşmanın hemen başında Recep Adanır’ın attığı golle öne geçmişti ay-yıldızlılar. Bu kontratak altyapılarda ders olarak gösterilse yeriydi.

Bu golden sonra rakip dalga dalga gelmeye başlıyordu. Savunmamız var gücüyle dayanırken, Turgay Şeren bir destan yazıyor; böylece futbol literatürümüzde bir efsane doğuyordu: Berlin Panteri! Hans Haferkamp ikinci devrede Turgay duvarını anca geçebiliyor skoru eşitliyordu. Muzaffer Tokaç’ın son dakikalarda bulduğu gol skoru ilan ediyordu.

Almanlar yenilince, ilk kez yenilmiş sayılmamıştık. 17 Haziran 1951’deki ilk randevuyu da kazanmıştık.

Panzerler ile sonradan 1954 Dünya Kupası’nda bu sefer grupta tekrar buluşmuştuk. Onlar bizi rahat geçip yollarına devam etmiş ve tarihlerinde ilk kez İsviçre’de zafere ulaşmışlardı. Tesadüf bu ki finalde yendikleri Macaristan’ın yolu da 1956’da Türkiye’ye düşmüş, yıllarca tarihimizin en büyük zaferi olarak anlatılmıştı