Skip to content

Buyur Hocam, Bir Serinle

“Böyle pozisyonları gördükçe, ‘Biz Türkiye’deki hakemlere fazla mı yükleniyoruz’ diyorum bazen.”

Doğrusu böyle bir şeyi ilk olarak Recep Ankaralı’dan görmeyi beklediğim için, yukarıdaki cümle pek samimi sayılmaz. Ama kolej basketbolundaki tüm figürlerde olduğu gibi, hakemler arasında da kontrol bağımlısı amcalar hayli yaygın. Yukarıda da bunlardan biri olan Karl Hess ile tanışıyoruz. Bu senenin beklentiler üstüne çıkan takımı Florida State, North Carolina State deplasmanında galibiyeti garantilemişken emektar hakem bir anda saha kenarındaki koltuklarında oturan iki Wolfpack efsanesi Chris Corchiani ve Tom Gugliotta’yı diskalifiye ediyor. Maç sonunda Corchiani, sadece hakemin çok kötü bir gün geçirdiğini ve adaletsiz davrandığını söylediklerini ve hiçbir hakaretin söz konusu olmadığını ifade etti. NC State atletik direktörü de ACC’den açıklama beklediklerini bildirdi. Tanıdık bir süreç.

Corchiani’nin tavırlarındaki ‘buralar eskiden hep benimdi’ havasının altı pek boş değil. Ama bizim için başka şeyler ifade ediyor. 1994-95 sezonunda Efes Pilsen forması giyen ama Andrew Wisniewski ve Vlado Ilievski’nin bile erişemediği düzeylerde bir dalga konusu olan Corchiani’nin1 Türkiye günlerinden hatıra kalan en güzel hikayesi ise fazlasıyla bilindik. İlk olarak Bilgin Gökberk’in Milliyet‘teki köşesinde okuduğumu hatırlıyorum. Efes Pilsen’de oynadığı dönemde, oturduğu sitede her gün siparişleri almaya gelen kapıcı çocuğu çok sever Corchiani. Ve sonunda o günlerde çocuk sahibi olmayan çift, ailesinin de rızasıyla Kenan’ı evlat edinir. Belki Bill Clinton’ın burnunu sıkan bebek gibi manşetlere çıkmaz, fakat yıllar sonra Broken Angel filminin yapımcısı olarak Türkiye’ye geldiğinde haber olmayı başarır. Kenan bir gün Oscar alırsa hikaye gelişebilir ama o şu an için pek mümkün değil gibi.

Bir dönem NCAA tarihinin en çok asist yapan oyuncusu sıfatını elinde bulunduran Corchiani’nin stili, ‘kolej kahramanı’ olarak anılmaktan öteye gitmesine izin vermedi. Gugliotta’nın NBA kariyeriyse daha uzun soluklu oldu. Reçetesiz bir uyku ilacı nedeniyle ölümden dönmesi, hatta eski takım arkadaşı Rex Chapman sayesinde bunu başarması güzel bir ayrıntı. Bana ise ismini her duyduğumda Ender Bilgin’i hatırlatıyor.

  1. Reggie Cross’la ikili oyunları Chris-Cross diye anılırmış yalnız, Türkiye ligi tarihindeki en fiyakalı isimlerden bu. Aslen Mormon olan Mitch Smith’e uygun görülen ‘beyaz zenci’ lakabının arkasındaki kafaları da saygıyla anıyorum. []