Skip to content

Hattın Diğer Ucu

AGBell_Notebook

10 Mart 1876, Boston.

Bir odada Alexander Graham Bell, diğerinde yardımcısı. Amerika’yı mesken tutan İskoç mucit, hattın diğer ucundaki yol arkadaşına “Bay Watson, buraya gelin. Sizi görmek istiyorum” der. Söylenen her kelimeyi duyan Watson, heyecanla odaya koşar…

1876 yılının Sevgililer Günü’nde Patent Bürosu’na telefon için iki başvuru olmuştu. Bell’in avukatı Marcellus Bailey binaya ilk girerken, iki saat sonra gelen Elisha Gray, aslında çok daha doyurucu olan dosyayı kendi elleriyle teslim etmişti.

İncelemelerden sonra patent 7 Mart 1876’da Bell’e verilse de aradan geçen 137 yıla rağmen hâlâ İskoç mucidin Gray’in fikrini çaldığı, onun çizimlerini dosyaya ekleyen patent memurunun rüşvet aldığına inanılıyor.

Avukatın askerlik arkadaşı olan patent memuru Zenas Fisk Wilber, 1886’da Bailey’e borcu olduğunu, üstlerine Bell’in dosyasının erken geldiğini söylediğini ve Bell’in bürosuna geldiği bir gün Gray’in çizimlerini ona gösterdiğini ve para aldığını itiraf etse de iş işten geçmişti. 150 bin kadar Amerikalı zaten evinde telefonu kullanıyordu. Bell milyoner olurken, Gray belki de bilim kulvarında alt ettiği rakibinin anlatıldığı kitaplarda yaşamıştı. Hâlâ da yaşıyor! Kesin olan bir şey varsa o da tam 137 yıl önce telefonun hayat bulduğu; hattın iki ucunun birbirine bağlandığı…