Skip to content

Şubat 26, 2013

Teselli Çikolatası

bremen_trostschokolade

Haftasonunda Werder Bremen Münih deplasmanında ağır bir yenilgi aldı. Kalesinde tam 6 gol gördü. Fakat Bremenli futbolcular evlerine döndüklerinde güzel bir sürprizle karşılaşmışlar. Taraflardan bazıları el yazısıyla yazdıkları bir notla birlikte bir çikolatayı, futbolcuların arabalarının sileceklerine sıkıştırmış. Çikolatanın markası “Trostchocolade”, yani teselli çikolatası. Resimde notta bulunan yazı da “çok umursama” gibi bir anlama geliyor. Her futbolcuya da farklı bir not yazmışlar. Bunun aynısını 2011’de yine Bayern’e karşı bu sefer evlerinde 3-1 kaybettikleri bir maçtan sonra yapmışlardı.1

Werder Bremen taraftarları ne olursa olsun takımlarının gidişatından memnun. Thomas Schaaf yönetiminde oynadıkları açık, hücum futbolu bazen böyle sonuçlar almalarına neden oluyor. Sürekli de yıldız oyuncularını kaybediyorlar. En yakın örnekler Mesut Özil veya Claudio Miguel Pizarro. Ama bu güzel futboldan hiç vazgeçmiyorlar.

Tabii ki bir de Thomas Schaaf sevgisi var. 1972’de futbola Bremen’de başlamış, 1978’de profesyonel olup 1995’de futbolu bırakana kadar orada oynamış. Hala futbolcuyken 1987 – 1988 arasında 17 yaş altı, 1988 – 1995 arasında 19 yaş altı Werder Bremen takımlarını çalıştırmış. 1993 – 1995 arası A takımda yardımcı antrenörlük, 1995 – 1999 arası da A2 takımında teknik direktörlük yapmış. 1999’dan günümüze de Werder Bremen A takımının teknik direktörü konumunda. Kulübün kapısından 11 yaşında girmiş ve şu anda 53 yaşında.

  1. O zamanlar kötü sonuçlar alan Bremen’in bir taraftarının duyguları: http://norwegianmusings.wordpress.com/2011/02/03/tormented-weekends []

Şubat 21, 2013

Malcolm X

malcolm-x

Şöyle haykırmıştı: “Ben siyah doğdum, siyah büyüdüm. hastayken de siyahtım, ölürken de. Ya sen? Sen pembe doğar, beyaz büyürsün. Hasta düştüğünde sararır, güneşe çıktığında pancarlaşır, öldüğünde morarırsın. Bir de gelmiş bana renkli diyorsun.”

Ne Malcolm Little olarak bilindi ne de Müslüman olduktan sonra aldığı Hacı Malik el Şahbaz olarak. Tarihin en etkileyici figürlerinden biri olan Malcolm X, tam 48 yıl önce kurşunların hedefi olmuştu. Bir zamanlar köle olan ailesinin efendisi olan mavi gözlü Bay Little’ın adını kullanmayı bırakıp Afrikalı atalarının gerçek ismini sembolize eden X’i kullanmaya başlayan siyah hakları savunucusu, ötekinin gözünden dünyaya bakmaya başarmıştı.

21 Şubat 1965’te öldürüldüğünde siyahtı, 19 Mayıs 1925’te doğduğunda da. Bakmayın bir siyahın Amerika’ya Başkan olduğuna; dünya hâlâ ötekiler için aynı, biraz siyah, biraz beyaz.

Şubat 11, 2013

Sırça

kadın mükemmelleştirdi,
ölümünü

bedeni giyinir zaferin gülümsemesini,
bir grek zorunluluğunun yanılsamasını

akar harmanisinin kıvrımlarından,
çıplaklığı

ayakları şöyle der gibiydi;
çok uzaklara geldik, her şey bitti.

her ölü çocuk kıvrıldı kaldı, beyaz bir yılan,
her küçük

süt ibriği, şimdi boş.
geri boşalttı kadın hepsini bedeninin derinlerine

taç yaprakları gibi
kendini kapayan bir gülün

gece çiçeklerinin tatlı, derin soluğuyla
koyulaşırken ve kokularla kanarken bahçe.

ay yukarda öyle gamsız ki,
kadının kemiklerinin örtüsünden gözünü ayırmayan.

o böyle şeylere zaten alışıktı,
sadece karanlıkları ayrışır ve sürüklenir.

plath-hughes

Tam 50 yıl önceydi. Bir işçinin yardımıyla Londra’da çalıştığı eve girebilen bir hemşire, işverenini mutfakta cansız buluyordu, kafası fırının içinde.

Mezartaşında “alevlerin ortasında nilüfer bile yetişebilir” yazan Sylvia Plath, kronik depresifti. Hayatının aşkı, bir manada da celladı Ted Hughes ile tanışmadan önce de iki kere intihara kalkışmışlığı vardı. Fakat hep teşebbüs aşamasında kalmış, eylemini mükemmelleştirememişti.

İlişkisinde giderek girdaba sürüklenen dahi şair, dizeleriyle yaşama tutunuyordu. Arkadaşı doktor John Horder’ın yazdığı reçeteler de fayda etmiyordu. 1963’ün başında Victoria Lucas nam-ı müstearıyla tek romanı olan Sırça Fanus’u yayınlayan Plath, noktayı koyuyordu: “Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalmış biri için, dünyanın kendisi kötü bir düştür.”

Birkaç hafta sonra hayatına noktayı koyan yazar, çocuklarının zarar görmemesi için gerekli tedbirleri almış, kafasını fırının içine yerleştirmişti. Kimileri aslında ölmek istemediğini iddia etse de üçüncü denemesinde başarıya ulaşmıştı. Hughes’un Sylvia’yı aldattığı Assia Wevill da altı sene sonra aynı şekilde yaşamını sonlandırmıştı. Yıllar sonra Plath’ın üstüne mezuniyet tezi yazan şair Nilgün Marmara balkondan atlayarak intihar edecek, oğlu Nicolas Hughes da kendisini asacaktı.

Onla başladık, onunla bitirelim, sesinden bir de şiir dinleyelim.

Şubat 8, 2013

Ante Tomic, Sergio Llull, Pete Mickeal ve Diğerleri

Maçın yıldızı Pete Mickeal, Vitoria’daki El Classico’yu ACB tarihin en iyi maçı olarak tanımladı. Maçın son anlarını kaydetmeye başlayan Tubasket ekibinin elde ettiği görüntülerde harika ayrıntılar mevcut. Saras’ın mutsuzluğu, Llull’un şuursuz ama sarsılmaz kendine güveni, Tomic’in intikamı ve daha pek çok detay… Bu arada saha içi koltuklar da Staples Center’ı kıskandırır. Obradovic, Itoudis, Xavi, Llorente, Garbajosa, Orenga, Savic…

Şubat 5, 2013

Hugh Hefner ve Estudiantes

Hugh Hefner, kaçak gelin Crystal Harris’le evleniyormuş. Videoda da birkaç adam onlara dair güzel dileklerini sunuyorlar. Niye mi? “Biz başka kimsenin inanmadığına inanıyoruz!”

Şubat ayının en güzel tarafı, 4 günlük bir basketbol festivali Copa del Rey. Vitoria’da gözler açılışı yapacak olan El Clasico’da olabilir ama underdog adayı için bir önerimiz var: Estudiantes! Güzel adam Txus Vidorreta’nın takımının birkaç hafta önce Barcelona’yı hallaç pamuğu gibi attığını da unutmayalım bu arada.