Skip to content

Almanya İkiydi, Duvar Bir

Duvar'ın ayırdıklarının tarihte oynadıkları bir karşılaşma var ki ona Dünya Kupası'nda yapılan bir müsabaka demek hiç doğru değil. O, bir maçtan çok daha fazlası...

Bu maç asla sıradan bir karşılaşma değildi. 22 Haziran 1974’te Hamburg Volksparkstadion’da ev sahibi Federal Almanya ile Demokratik Almanya arasında oynanan Dünya Kupası grup karşılaşması, aradan geçen senelere rağmen Alman tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmeye devam ediyor. Sadece oynandığı yerde değil, dünyanın değişik coğrafyalarında da irdelenen maç, kendisine yüklenen anlamla, apayrı bir yerde durmaya devam ediyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği’nin egemen olduğu bölgede kurulan Demokratik Almanya Cumhuriyeti, sürekli vatandaş kaybediyordu. Batı’da iş bulmanın ümidiyle yüzbinler Batı’ya göç ederken, bunu bir şekilde durdurmak isteyen Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) başı Walter Ulbricht’in “Kimsenin duvar örmeye niyeti yok” demesinden iki ay bile geçmeden duvar örülmüştü bir kere: Utancın duvarı!

Yıl 1974, aylardan Mayıs. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerle papaz olduğundan ülkesini terk etmek zorunda kalıp kaçtığı Norveç’te Willy Brandt sahne adını alan ve bu tarihten sonra hep bu adla anılan, doğum kütüğünde Herbert Ernst Karl Frahm yazan Sosyal Demokrat Parti’nin başı ve Almanya Başbakanı istifa etmek zorunda kalmıştı. Zira bugün İstanbul’da büstü bile bulunan, Auschwitz’de diz çökmüş unutulmaz politikacının başdanışmanlarından Günter Guillaume’un Doğu Alman köstebeği olduğu ortaya çıkmıştı. Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı (Stasi), tarihinin en büyük golünü kaydetmiş oluyordu, on üç yıl evvel duvarla ayrıldıkları kapitalist akrabalarına karşı!

Brandt’ın istifasından bir gün sonra Demokratik Almanya, bu sefer Magdeburg ile gülüyordu. Kupa Galipleri Kupası finalinde Milan’ı deviren Magdeburg, komünistleri sevindirmişti. Hemen yaklaşmakta olan Dünya Kupası’nda duvarın ayırdıkları aynı gruba düşmüştü. Bütün dünya nefesini tutmuş ve sınıfların savaşını beklemeye koyulmuştu.

22 Haziran’da taraflar sahaya çıktıklarında, her iki ülke de gruptan çıkmayı garantilemişlerdi. Hamburg’da yerini alan 1500 şanslı Doğu Alman maçı beklemeye koyulurken, belki de aldıkları Bild’de “Bu Almanlar bizi asla yenemezler” başlığını okuyorlardı. Batıdakiler renkli televizyonlarından maçı izlerken, Doğudakiler siyah beyaz ekranlarının başında yerlerini almışlardı… Yeni başbakan Helmut Schmidt, tam on üç bakanıyla karşılaşmaya gelirken, o zamanın muhalefet lideri, sonranın başbakanı Helmut Kohl de tribünlerde yerini almıştı. Millî marşlar Hamburg’da çalınırken, Doğu Alman televizyonu tevatüre göre Batı’nın marşını dinletmeyip yerine Sovyetler Birliği’ninkini fona vermişti.

Dakikalar 78’i gösteriyordu. Daha sonra doğduğu Zwickau’da idari görevler alacak zamanın kalecisi Jürgen Croy’un degajı, sonradan oyuna giren Erich Hamann’a gelmiş, o da Magdeburglu Jürgen Sparwasser’i topla buluşturmuştu. Sparwasser, Sepp Maier’i avladığında Almanya’da saatler 21:03’ü gösteriyordu.

11 dakika vardı. Doğu, on üç yıl evvel yaptığı gibi duvar örebilecek miydi kalesine? Batı saldırdı, Doğu dayandı. Uruguaylı hakem Barreto’nun son düdüğüyle karşılaşma bitti. Maç anında tarih kitaplarında yerini almıştı, duvarın iki yakası bir daha millî takımlar düzeyinde yeşil sahalarda rövanşa çıkmayacaktı. Bild, “Böyle olmaz, Bay Schön!” diye gözdağı veriyordu teknik direktörlerine. Aslen Dresden doğumlu Helmut Schön adeta yıkılmıştı.

Bitiş düdüğünden sonra, Almanya’nın kolay gruba düşmek adına maçı kaybettiği iddia edildiyse de, Halit Kıvanç ustamız da bundan biridir, birçokları tatmin olmadı bu açıklamadan. Karşılaşmadan sonra Batı’nın sosyalisti Paul Breitner ile formaları değişen Sparwasser hiç de sevilmedi ülkesinde. Rejimin propagandasına yaramıştı golü. Bir ara mezartaşında “Hamburg 74” yazsın diyen isim, duvarın yıkılmasından bir yıl önce Batı’ya iltica etmişti. 14 numaralı forması, bugün Bonn’daki tarih müzesinde de sergileniyor.

Alman tarihinin kilometre taşlarından biri, 22 Haziran 1974’te saat 21:03’te dikildi. O an, Alman tarihinin en unutulmazlarından biri. Üzerine Horst Tomayer’in yazdığı bir şiir, belki de her şeyi anlatıyor:

Kimdim nasıldım neredeydim
Sparwasser ölçüyü aldığında
Schön’ün takımını infaz ettiğinde
Bir Adidas mermisiyle

Kazanılan kupa Batı Almanya’yı güldürmüştü belki ancak komünistlerin hanesinde yazan bir, duvarın yıkıldığı 9 Kasım 1989’a kadar durmaya devam etti. 3 Ekim 1990’da ise “Almanya bir oldu, Demokratik Almanya sıfır.”