Skip to content

Euro 2016: Kumanda Savaşları

Şampiyona henüz başlamadı ama biz reytingleri belirledik. Ekran karşısına oturmadan son bir kez düşünün.

2014 Dünya Kupası öncesi takımların televizyon kumandamızla olan ilişkilerine göre bir sıralama yapmıştık. Derdimiz şampiyondan çok, ismini duyduğumuzda bizi televizyon karşısına geçirecek veya tam tersi o gün yıllardır yapmadığımız en sıkıcı işleri bitirmemizi sağlayacak takımları bulmaktı. Aşağıda 2016 için de bir benzerini bulacaksınız. Bu sefer oy veren kişi sayısını artırdık ve tüm yazarların görüşlerini kapsayan müşterek bir sıralama yaptık. Aramızda futbolu sadece iki senede bir karşısına çıkan yazlık ilişki olarak gören de var, Eerste Divisie’deki fizyoterapistlerin mezuniyet derecesini bilen de. Fakat hepimizin isteği aşağı yukarı aynı. Bol dramalı, yüksek tempolu, çok gollü maçlar izlemek. İstediğimizi verebilecek takımlar var, onları alacaklı gibi bekliyoruz. Bazı takımlar için de kumanda kavgası yapmayacağız, internette yorumlar yazmak için baş parmaklarımızı yormayacağız. Hepsi için bir sebebimiz var. O sebepleri iletmesi için de beş kişiyi elçi olarak belirledik, onlar da anlattılar.

pogba-ecosse

1. Fransa

9.5/10

Nerede kalmıştık? Fransa en son büyük bir yaz turnuvası düzenlendiğinde işler yolunda gitmişti. Tatsız bir ABD macerasından dönen Dünya Kupası, ev sahibi açısından muhteşem geçen bir aya kaynaklık etmiş ve sonunda Zinedine Zidane, Eyfel Kulesi’ne adını yazdırmıştı. Farklı etnik kökenlerden, toplumsal sınıflardan ve kültürlerden gelen oyuncuların oluşturduğu o takım entegrasyon umutlarını da artırmış, yeni yüzyıl öncesinde ülke umutla dolmuştu. Bu sefer yolda daha az çiçek var. Terör tehlikesi herkesin aklının bir köşesinde ve stadyumun dışına çıktıkça umutsuzluğa kapılmak için çok sebep var. Ama saha yine de heyecan verici. Paul Pogba, Anthony Martial, Kingsley Coman ve N’Golo Kanté gibi isimler Zinedine Zidane, Patrick Vieira, Thierry Henry ve Lilian Thuram gibi yıldızların koltuğunu doldurmaya çalışacak. 1998’deki kupa, şimdilerde yirmilerinin sonunda, otuzlarının başında olanlar için harika geçen bir yaz tatiliydi. Bu öyle olmayacak. Artık yetişkiniz ve her şey o zamanki kadar parlak değil. Ama bu takım ve yeni nesil için öyle. Maviler, ilk yaza hoşgeldiniz. İnan

Kind of Blue – Fikret Özer

2. Almanya

9.4/10

“Almanlıktan aldığımız tadı hiçbir şeyden almadık. Belki bilardo… Ama yok lan, Almanlık daha güzel!”

Bu turnuvada zaten ziyadesiyle güzel olan Alman olma haline bir de Süper Lig’in gol kralının Almanlar için oynayacak olması eklendi. En son yirmi yıl önce yine Beşiktaş’ın parlattığı Stefan Kuntz, 34 yaşında yeniden Alman Milli Takımı’na seçilmiş, yarı finalde ev sahibi İngiltere’ye attığı golle de ülkesinin kupayı kazanmasında birincil rol oynamıştı. Bakalım aynı şeyi Mario Gomez de başarabilecek mi? Birkaç kasa Weihenstephaner’imizi şimdiden aldık, bekliyoruz! Onur

3. İngiltere

8.9/10

Yine bu sefer çok farklıyız diye geldiler, yine son hazırlık maçında hakikaten felaket bir performans çıkardılar. İngiltere Milli Takımı’nı ben biraz Arsenal’a benzetiyorum. Maddeler halinde timeline yapacak olursak;

  • Teknik direktörümüz kötü (eleme grubu öncesi)
  • Ooo bu sefer hakikaten süper oldu yalnız, helal olsun teknik direktöre (5’te 5 yaptıktan sonra)
  • Şampiyonluk ihtimalimiz gerçekten var bu sefer (eleme grubu bitince)
  • Oyuncu seçimleri çok kötü (son hazırlık maçından sonra)
  • Teknik direktör istifa (elendikten sonra)

Bu klasik bir Arsenal sezonudur biliyorsunuz. Oyuncu seçimi yerine transfer falan koyun işte. Kısır döngüden çıkmak için yeterince heyecan verici oyuncusu var İngiltere’nin. Ancak, hedefi ne olarak belirlediler, onu çok çözemiyorum. Gaza geleni de var, sakin olanı da var. Kane, Alli, Vardy ve Hart’ın izlenirlik puanını yükselttiği kesin. Büyük turnuvalarda yaşadıkları akıl tutulmaları sahaya yansımazsa son dönemdeki en iyi İngiltere’yi izleme ihtimalimiz var her şeye rağmen. Ozan

Rooney’nin Gerileyişi ve Çöküşü – Güner Çalış

4. Belçika

8.4/10

2014 Dünya Kupası’nın en merakla beklenen takımıydı, şimdi yine turnuvanın en merak edilen takımlarından biri onlar. Muhtemelen 2018’de Rusya’da ne yapacaklarını da ilgiyle takip ediyor olacağız. “İleri sıçrayabilmek için iki adım geriye gitmek gerekir” derler. 2002’den sonra beş büyük turnuva kaçırıp şimdi bu kadar ilgi çekici bir takım kurabilmek kolay olmasa gerek. E biz de haklarını verip izleyeceğiz elbette. Marc Wilmots, ileride Benteke yerine Origi-Batshuayi ikilisini değerlendirirse, bir de Fellaini sevimsizini oynatmazsa, daha da tadından yenmeyeceklerdir. Onur

5. Türkiye

7.9/10

Birbirinin kopyası olan ve Al Pacino’dan daha kötü rol kesen isimlerin kendi Any Given Sunday konuşmalarını yaparak doldurduğu milli takım reklamlarından sıkıldığınızı biliyorum. Evet, Euro 2008’de izlemesi ve şahit olması çok zevkli olan geri dönüşlerin bir slogana sıkışması ve hamasi nutukların kaynağı haline gelmesi de hatıralara zarar veriyor. Ama eleme gruplarının son bölümünde bu takımın ortaya koyduğu performans heyecanlanmak için yeteri kadar kanıt sunuyor. Detaylarda boğulmaya çok da gerek yok. Derli toplu bir Türkiye analizi okumak için geleceğiniz ilk adres zaten bu yazı değil. Milli takımı bütün iniş çıkışları, gerilimleri, şarkıları ve medya polemikleriyle birlikte bir yaz turnuvasında takip etmek hala en güzel şeylerden biri. İnan

Yeni Türkiye, Eski Terim – Onur Özgen

6. İspanya

7.4/10

2008-2012 arasındaki üç büyük turnuvayı domine etmeleri, bunu yaparken oynadıkları kimilerince ölesiye sıkıcı pas oyunu ve oyunun ufak hinliklerini-çirkefliklerini uygulamaktan imtina etmemeleri onları öyle bir antipati odağı haline getirdi ki, tarafsız birçokları için 2014 Dünya Kupası’nın en güzel anları Hollanda’dan 5 yemeleri ve gruptan çıkamamalarıydı. Ben acımasızlık edildiğini düşündüğümden kendilerine sempatiyle bakıyorum. Üstelik hala en iyi olma iddiası taşıyabilecek bir orta sahanın etrafında heyecan verici futbol oynama potansiyeline sahipler. Artık Xavi ve Xabi o orta sahada yer almasa da… Orkun

kovacic-macar

7. Hırvatistan

6.9/10

Onlar hakkında düşünmeye başladığımızda akla ilk gelenler belli: Karakteristik formaları, Luka Modric ve Ivan Rakitic. Pozisyonlarında dünyanın en iyileri arasındaki bu iki adam her ortalama takımı en azından tehlikeli kılabilir ve Hırvatistan için de bu durum söz konusu. Çalışkan hücumcular Mandzukic-Kalinic-Perisic, yaşlanan Srna, henüz beklenen çıkışı gösteremeyen Kovacic, orta sahada üçlüyü tamamlayan isim olması muhtemel iki adam Badelj ve Brozovic saygıyı hak eden ama Modric-Rakitic kalibresinin altında oyuncular. Yine de sadece o ikisi ve Coric, Rog, Pjaca, Jedvaj gibi bir Hırvat klasiği olan heyecan verici gençler bile maçları için ekstra motivasyonlara gerek bırakmıyor. Orkun

8. Galler

6.5/10

Avrupa Şampiyonası’nın 24 takıma çıkarılmasının dışarıya sunulan en önemli sebebi, futbolda pek söz sahibi olmayan ülkelerin finaller sahnesinde yer alma şansı bulabilmeleriydi. İlk kez burada yer alan ve daha önce gördüğü tek büyük turnuva 1958 Dünya Kupası olan Galler işte o ülkelerden biri. Bu durumun onlara getirdiği sempatinin yanında, mutlak yıldız olduğu ortamlarda performansı daha da artan Gareth Bale ve Aaron Ramsey’li kadrolarıyla, Slovakya ve Rusya’yı geride bırakmaları pek de uzak ihtimal değil. İngiltere maçı da bonus. Orkun

9. İzlanda

6.4/10

Twitter’da baktım, 10 Ekim 2014’te “İskandinav futbolu bundan sonraki 3-4 şampiyonada şov yapacak kısmetse. İzlanda’yı yermeyin” yazmışım. Hayır isteyen baksın yani, saklayacak bir şeyim yok. İzlanda’yı bilmiş gibi gözüksem de, İzlanda haricindekiler büyük patladı. Norveç kaslı savunma oyuncuları dışında herhangi bir şeye sahip olmayan Macaristan’a kaybetti play-off’ta, Danimarka da altın jenerasyonunun ‘beginner’ aşamasıyla gelemedi turnuvaya. İzlanda garip bir takım. İzlenesi çok bir özellikleri yok ama biz yaptıklarına hala inanamadığımız için “Vay anasını ya” diye izliyoruz. Hazırlık maçları çok kötü. Aslında elemelerin ikinci yarısından beri top oynamıyorlar ve ilk bölümün ekmeğini yiyorlar. Kendimizi kandırmayalım biz yine, hiçbirimiz Portekiz-İzlanda maçını İzlanda bizi heyecanlandırdığı için izlemeyeceğiz. Ozan

Y Jenerasyonu – Güner Çalış

10. İtalya

6.4/10

Gök mavili formayla sahaya U17 takımıyla çıkmaya karar verseler bile, bu listeye torpille birkaç sıra yukarıdan girerlerdi. Juventus’tan kopyala-yapıştır denilebilecek defans hattı, başta yetersiz gözüken kadrolarını biraz da olsa iddialı hale getiriyor. Ama bunların ötesinde Buffon hala kalede. Bakın Pirlo bıraktı, bu işin şakası yok, muhtemelen Buffon’un da son Avrupa Şampiyonası. Defansa her bağırışını, sol eliyle işaret verip sonrasında kullandığı degajları, yerinde çıkışları, inanılmaz kurtarışları, gol yedikten sonra takımı motive edişini… Hepsini kare kare izlemek lazım. Tabii İtalya bizi futbol izlediğimize her zaman pişman edebilir. Bu kapasiteleri var. O riski almak istemeyen, milli marşlarda boğazını patlatan Buffon’a bir bakıp ‘acaba bu adam aslında ırkçı mı’ diye yanındakilerle sonsuza gidecek saçma bir tartışma sayesinde maçı unutabilir. Fikret

11. Polonya

5.8/10

Polonya denince aklımıza gelen ilk şeylerden biri olan Krzysztof Kieślowski, 1996 yılında kendisi hakkında çekilen belgesel I’m So-So…’da, “Dışarıda asla mutlu değilim, daima eve dönmek istiyorum” der. Bu sadece Kieślowski’ye has değil, Polonya’ya da ait bir duygu gibi gelmiştir bana hep. Bakalım Polonyalılar bu sefer dışarıda mutlu olabilecekler mi? Lewandowski’nin Türkiye spor medyasının sandığı gibi Almanlar için değil de Polonya’da oynayacak olması mutlu olma şanslarını hayli artırıyor elbette. Fakat sadece o da değil. Bu ismi zor okunan arkadaşlar arasından Piotr Zielinski, Karol Linetty, Bartosz Kapustka ve Arkadiusz Milik’e özellikle dikkat etmenizi öneririm. Onur

12. Portekiz

5.4/10

Sağlam stoperler ve hücum iştahı yüksek beklerden kurulu bir savunma hattı, tekniği yüksek orta saha ve -şimdilerde sayıları azalan- dünyanın en iyi kanat oyuncularından bazıları… Alışıldık bir Portekiz profili ama yılların santrfor problemi dışında. Yaşı ilerledikçe bir 7 numaradan bir 9 numaraya doğru evrilen Cristiano Ronaldo gol konusunda mümkün olan en iyi çözümlerden birini sunuyor. Nereye varacakları konusundaki en kritik belirleyiciler, topu Ronaldo’ya aktarma rolünün büyük bölümünü üstlenecek Nani ve Quaresma’nın hangi yüzlerini gösterecekleri. Verim, istikrar gibi konuları Portekizliler düşünedursun, böyle bir ön hattın eğlence vaat ettiği kesin. William Carvalho, Andre Gomes, Joao Mario, Adrien Silva ve Bayern’in sansasyonel transferi Renato Sanches onları daha da çekici kılan ve yeni tanışacak olabileceğiniz isimlerden bazıları. Orkun

zlatan-galler

13. İsveç

5.1/10

Yani tabii ki Zlatan İbrahimoviç. Belki biraz Lindelöf. Ama Lindelöf’ün daha zamanı değil, Lindelöf’ü esas zamanında yiyeceksin. Oscar Lewicki? Bilemiyorum. Sadece üç kişi için izlemem diyeceğim ama sadece Zlatan’ın son Avrupa şampiyonası olduğu için İsveç maçlarının tamamını izleyeceğim. Kaçış yok. Ozan

14. İrlanda

4.6/10

Futbol romantizmi geyiğini sevmiyorum ama yeşilini, Guinness’ini veya kızıl saçlı insanlarını falan bir kenara bırakırsak takımın elle tutulacak bir şeyi yok. İrlanda Milli Takımı’na duyduğunuz aşkın hiçbir nedeni futbolla alakalı değil şimdi. Hiçbiriniz 150 yaşındaki Robbie Keane’i, İrlandalı Okan Koç Aiden McGeady’yi veya Robbie Keane’den bile 5 yaş büyük Shay Given’ı izlemek istemiyorsunuz, birbirimizi kandırmayalım. Benim için İrlanda’yı izlemek sadece bir sebepten ötürü enteresan olacak, o da Martin O’Neill. Celtic döneminden de Aston Villa döneminden de ayrı sevdiğim adam, hazır önünde son yılların en kabız İtalya’sını ve İbrahimoviç dışında neredeyse hiçbir numarası olmayan İsveç’i bulmuşken gruptan çıkabilirse kendi efsanelerim arasına alırım. Yoksa dediğim gibi, sahada izlenesi bir şey yok. Ozan

15. İsviçre

4.5/10

Futbolun sosyal tüketicileri değil de, bağımlıları için heyecan verici bir takımları var. Çoğu Bundesliga tedrisatından geçmiş takımın oyun stili Almanya’ya yakın. Mehmedi, Shaqiri gibi yetenekli isimler var. Lichtsteiner ve Rodriguez’den oluşan kanatlar daha atak oynamalarını sağlıyor. Fakat defansın merkezinde sorunlular ve bu da rakip takımlara çok gol fırsatı veriyor. Game of Thrones varken veya arkadaşlar dışarı davet ettiğinde reddedip İsviçre izlemeye değmez. Ama turnuvanın orta derecede güçlü takımlarından. En azından bir barda göz ucuyla takip edip, “Xhaka’ya bu kadar parayı niye verdi ki bu Arsenal?” diye geyik çevirmek gerekir. Fikret

16. Avusturya

4.1/10

Euro 2008’in ev sahibi, Fransa’ya umut dolu geliyor. F Grubu turnuvanın en can yakan kurasına sahip değil ve Portekiz’in favori olduğu bir grupta herkesin hayata umutlu bakmak için tonla sebebi var. Avusturya için şimdilik durum (gülüyor) noktasında. Dışarıdan bakanlar için David Alaba ismi iştah kabartıyor. Marko Arnautovic, Martin Harnik ve Marc Janko da FIFA 16’da rastgele modda oynadığınız zamanlarda size denk gelecek takımlarda sahip olmayı isteyeceğiniz türden adamlar. Yani, garp cephesinde işler fena değil. Macaristan ile oynayacakları grup mücadelesi öncesi kitaplığınızdaki Stefan Zweig otobiyografisine göz gezdirmenizi tavsiye ederim. 90 dakika boyunca sosyal medyada ve maç izleme ortamında kullanabileceğiniz birkaç imparatorluk göndermesine ihtiyaç duyabilirsiniz. İnan

17. Arnavutluk

3.5/10

O kadar havalı ismin arasında ilk defa turnuvaya gelen Arnavutluk’a, bir de oyuncuların savaşla birleşmiş hikayeleri katılınca, romantik yaklaşıp Calut karşısında Davud benzetmesi yapılabilir. Bunda sorun yok. Bu onları biraz izlenebilir yapıyor. Fakat oynadıkları (aşırı) defansif futbol, maçlarını çok da etkileyici yapmıyor. Kazanmalarını isteyenler, Arnavutluk’ta değillerse, karşılaşmaları canlı sonuç veren sitelerden takip etsek de olur diyebilirler. İlk turda bir sürpriz olursa oturup izlenir, o ayrı. Ama önce kendilerini göstermeleri gerekiyor. Fikret

Bir İtalyan, Bir Fransız, Bir İsviçreli ve Arnavutluk – Ozan Can Sülüm

18. Kuzey İrlanda

3.2/10

Büyük Britanya haritası üzerine kafa yormak, hangi ülkenin diğeriyle nasıl bir ilişki içinde olduğunu öğrenmek, İrlanda tarihini anlamak ve bütün bunları kısa süre içerisinde unutmak için güzel bir fırsat. Anlatacak çok hikaye, anacak çok film, kitap ve şarkı var. Bu yüzden gruplarda Kuzey İrlanda gördüğünde morali bozulan çok az insan var. Kendileri de buna katılıyor. 1999’da dünya şampiyonu Fransa’yı evinde ağırladığı maçta 11 bin seyirciye oynayan Kuzey İrlanda’da işler epey değişti. Euro 2016’ya 40 bin Kuzey İrlandalının gideceği, sadece Ukrayna ile oynanacak ilk maç için 15 bin civarında bilet satıldığı söyleniyor. Michael O’Neill’in öğrencileri, ülkelerine bu heyecanı ve umudu getirmiş. Tecrübeli teknik adam, organize olmakla ve disiplinli çalışmakla övdüğü takımını rakipler için oynaması korkunç bir ekip olarak tanımlıyor. Dileğimiz, izleyenler için işlerin biraz daha farklı olması. İnan

gebre-selassie

19. Çek Cumhuriyeti

3.0/10

Bir Arsenal taraftarı olarak son iki sezonda sakatlığı sebebiyle toplam 54 maç kaçıran Rosicky’nin oyun kurucu olarak çağrıldığı milli takımı ciddiye almam diyordum, adamlar gidip Rosicky’nin gol attığı maçta deplasmanda Rusya’yı yendi. Eğer Çek Cumhuriyeti için heyecanlanmak istiyorsanız, Ladislav Krejci’yi yakından izleyip “Euro 2008’de de ne maç olmuştu be” diye iç geçirmekten başka yapabileceğiniz bir şey var mı bilemiyorum. Ha bir de şey var mesela, şu “ř” harfi var ya, üstündeki işaretten dolayı “rşj” diye okunuyor. İlk onbiri bu kurala göre sesli okuyun, alın size dil krampı gibi bir eğlence çıktı. Ozan

20. Rusya

2.0/10

2018’de Rusya’da düzenlenecek olan Dünya Kupası, en merakla beklediğimiz futbol organizasyonlarından biri değil. O yüzden işin o kısmını şimdilik çok hatırlamamayı tercih ediyoruz. Ama bugünlerde Fransa seyahati yapan takım da açıkçası çok ilgimizi çekmiyor. Fabio Capello dönemi sonrası yola Leonid Slutsky ile devam eden Rusya’da sakat Alan Dzagoev’in eksikliği göze çarpıyor. Yine de bu eminim tatil planlarınızı değiştirecek bir son dakika haberi değil. Gözledikleri ve istedikleri çeyrek final yolu taşlarla kaplı değil ama futbol, hiçbir zaman Vladimir Putin’in en iyi yaptığı spor olmadı. Uzun süren ve ne zaman biteceği belli olmayan politik kariyerinde top sektirdiği birkaç an, taraflı tarafsız hiç kimseye çok büyük bir seyirlik sunmamıştı. Euro 2016 yaklaşırken ülkesi adına da bunu söyleyebiliriz. İnan

Para, İflas ve Birtakım Milli Değerler – Ozan Can Sülüm

21. Ukrayna

1.9/10

Şahsen top Konoplyanka ve Yarmolenko’nun ayaklarına ya da önlerine atılmadığı müddetçe beni heyecanlandırabileceklerini sanmıyorum. Ama kendilerine bir şans vermeyi düşünüyorum yine de. Ülkedeki onca iç karışıklığa rağmen Fransa’da olabilmeleri dahi takdire şayan. Yalnız kameralar Ukrayna tribünlerini gösterdiğinde Twitter ahalisinden “Kiev deplasmanı” şakaları gelmezse çok memnun olacağım. Onur

22. Slovakya

1.7/10

Açıkçası tanıdığım Slovak bir yönetmen yok. Filip Holosko, bir miktar para verse belki izleriz maçlarını. Ama yok, o kadar da haklarını yemeyelim. Sonuçta Marek Hamsik oynayacak. İzleriz, izleriz. Tabii o saatte başka bir işimiz olmazsa. Onur

23. Romanya

1.3/10

Cluj’dan ziyaretime gelen 3 Romanyalıya oraları gezip görmek için en uygun aylar hangileri diye sorduğumda, öyle bir şık vermememe rağmen, aldığım cevap hiçbiri oldu. Gelmene gerek yok, çok görecek bir şey yok demişlerdi. Onlar öyle dese de Romanya’yı, Dracula’nın memleketi Transilvanya’yı hala gidip görmek istiyorum ama futbol takımları için hislerim aynı değil. Senelerdir bir iyi bir kötü giden takımları var ama turnuvaya hangisini getirecekleri belirsiz. Her ihtimalde maçları düşük skorlu olacak. (Açılış maçı için bu değişebilir.) Aramızdaki oylamada da sondan ikinci oldular. Eğer yapacak başka herhangi bir şey varsa Romanya’da izlemeye, görmeye değer bir şey yok. Fikret

San Paolo’ya Gece Çökmediğinde (ya da Metabolizma) – Cem Pekdoğru

24. Macaristan

1.1/10

Listemizin haklı sonuncusu Macaristan’ın sıkıcılığı daha buraya ulaşma yolundan başlıyor: Kuzey İrlanda ve Romanya’nın ardından, Finlandiya, Faroe Adaları ve çökmüş Yunanistan’ın önünde bir grup üçüncülüğü ve ardından play-off’ta Norveç zaferi! Elemelerde attıkları 14 golün 8 tanesinin duran toplardan doğması sıkıcılıklarına, yıldız olarak öne çıkan oyuncularının hala Balasz Dzsudzsak oluşu kapasitelerine tatsız bir işaret. Orkun