Skip to content

Vahşi Batı

Her iki takım da ofansif potansiyelleri ile izlenesi bir seri vadediyor.

İlk tur eşleşmelerine bakıldığında takımların form durumları açısından kağıt üzerinde en sıcak serinin her ikisi de normal sezonu 55+ galibiyetle noktalayan Clippers – Spurs eşleşmesi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Spurs son 25 maçı 21-4, Clippers ise son 15 maçı 14-1 geçerek ligin bu periyotlardaki en iyi derecelerini yaptılar.

Clippers son yıllarda da normal sezonları iyi oynayıp, playoff için hep ümit vermişti ama son üç playoff’ta sadece iki seri kazanabilmiş ve bu iki seri de yedinci maça taşınmıştı. Spurs ise aynı dönemde olağan playoff başarısına rağmen, normal sezonları genellikle kilometresi yüksek yıldızlarını playoff için diri tutabilmek adına daha rölantide götürmüştü. Örneğin, geçtiğimiz sezonu 62-20 ile lig lideri olarak bitirmelerine rağmen, maç başına aldığı ortalama süre 30+ dakika olan herhangi bir oyuncuları yoktu. Bu sezon da durum pek farklı değil. Clippers ilk beşi ise ligin sahada en çok kalan beşlerinden biri. Öyle de olmak zorunda, çünkü Doc Rivers’ın ortalama altı bir bench rotasyonu var ve bu rotasyonun en, ve belki de tek, önemli silahı olan 35 yaşındaki Jamal Crawford sakatlıktan yeni döndü. Üstelik o da bütün ofansif repertuarına rağmen benchin geri kalanı gibi oyunun savunma tarafında her zaman zorlanmış bir oyuncu. Seri boyunca Clippers’ın altı kişilik ana rotasyonunun dakikalarını arttırması ve kalan yedeklerinden alacağı zararı minimize etmesi olası. Mesela Hidayet’in süre alacağı 5-10 dakikada bulacağı iki ceza şutunu sokması bile savunmanın gömülmemesi veya Crawford’un birebirlerine alan sağlaması bakımından kağıt üzerinde gözüktüğünden daha önemli olabilir Clippers için. İrili ufaklı birçok sakatlığa rağmen sezonu savunma ve hücum istatistiklerinde tepelerde bitiren Spurs ise çok daha derin bir takım. Clippers’ın aksine Spurs neredeyse ligin en skorer benchine sahip.

Clippers’ta orkestra şefliğini götüren Chris Paul’ün savunmasında kağıt üzerindeki eşleşmesi olan Tony Parker dışında 2012 konferans yarı finalinde aynı görevde başarılı olan Danny Green’i ve hatta Kawhi Leonard’ı görebiliriz. Ancak Spurs bu kez kanat savunucularından birini Paul’e vererek, Parker’ı savunmada tam olarak dinlendiremeyebilir çünkü birinin de her hücumda perdeler arasında sortiler atan JJ Redick’i kovalaması gerekiyor. Chris Paul’ün tepede Griffin ve Jordan’la oynadığı ikili oyunlar, Clippers hücumunun ana silahlarından biri. İkisinin de atletizmlerini kullanarak çemberin çok yukarısında oynayabilmesi bu oyunların savunmasını güçleştirebiliyor. Üstelik savunmalar gereken adam değiştirmeleri ve kaymaları yapsa da, Griffin devrildikten sonra diğer uzundan yardım geldiği anda boşta kalan Jordan’ı bulabiliyor. Bir diğer sıkıntı ise Paul ve Griffin’in kariyerleri boyunca playoff’ta fiziksel olarak yıpranmaya müsait oyuncular olmuş olmaları. Geçtiğimiz yıllarda Bledsoe, Mo-Will veya Collison gibi guardlar kenardan gelip Paul’e nefes aldırabiliyordu. Clippers benchinde artık bu kalibrede bir yedek guard yok. Bu da kariyerinde ilk kez normal sezonu maç kaçırmadan bitiren Paul’ün omuzlarındaki yükü arttırıyor. Diğer yandan geçen sezonun final MVP’si Leonard sakatlığını atmış görünüyor ve oyunun her iki yönünü de harika oynuyor. Hücumdaki rolü artmış durumda, sırtında LeBron James dahi olsa post-up oynayabiliyor ve savunmada aklınıza gelen bütün büyük skorerleri savunabiliyor. Örneğin, Kawhi oyuna girerken LeBron’ın şu tepkisine bir bakın. İstatistikleri göz kamaştırmayabilir ama Leonard kesinlikle ligin elit birkaç kanat oyuncusundan biri. Elinden geçirdiği sakatlık sonrası dış şutu hala istenen noktada değil, bu yüzden Clippers normal sezon maçlarında zaman zaman onu bir adım geriden savunmayı denedi ama bana göre bu sürdürülebilir bir savunma stratejisi olmaktan uzak. Leonard’ın hücumda artan rolü dışında Spurs’ü isim isim irdelemeye gerek yok, bir bütün gibi oynuyorlar. Yarı sahada sürekli top dolaşımına ve kata dayanan, bunu da playbook’larındaki savunmaları aldatan kimi efektif ve basit oyunlarla süsleyen hareketli Spurs hücumu, rakiplerinin savunmadaki en ufak hata veya tembelliklerini bir turnusol kağıdı gibi ortaya çıkaracak kadar etkili.

Her iki takım da ofansif potansiyelleri ile izlenesi bir seri vadediyor ancak oyunun temposu ve izlenilirliği zaman zaman sekteye uğrayabilir. Çünkü Popovich’in, serbest atışlarında %40’ın altında isabet bulabilen DeAndre Jordan’ı “hack”leyerek Clippers’ın hücum ritmini bozmaya çalışacak olması oldukça yüksek bir ihtimal. Öyle ki, DJ iki takım bu sezon en son karşılaştığında tam 28 kez çizgiye gelmek zorunda kaldı ve bu da yedi senelik kariyerinde bir rekordu. O maçı Clippers kazandı ama Spurs de “hack” taktiğiyle maça ortak olmayı başarmıştı. Ligin ribaund lideri olan ve sezonu %71 gibi Wilt Chamberlain’den sonra tarihin en yüksek saha içi isabet yüzdesiyle bitiren kontrat sezonundaki DJ’in kenara çekilmesi ve masaya getirdiklerinden vazgeçilmesi mümkün gözükmüyor.

Clippers ev sahibi avantajına ve hücum potansiyeline rağmen savunma ve bench handikapları yaşayabilir. Sezonu geçen senenin replikası bir basketbolla kapatan son şampiyon Spurs’ü derin kadrosu ve oyunun her iki tarafında oturmuş sistemiyle favori görüyorum. Bir skor tahmin etmek gerekirse 4-2 ile turu geçeceklerini sanıyorum.