Skip to content

Günahkâr

Dünyanın Tüm Sabahları… Jean-Pierre Marielle’in Saint Colombe rolünde döktürmesi, Gérard Depardieu’nün Marin Marais’nin hırsına can vermesi… Alain Corneau’nun başyapıtını annemle izlemiş, ertesi sabah kahramanları hakkında araştırmaya başlamıştım. O kadar etkilenmiştim ki…

Hayatı hakkında çok az şey bilinen maestro, hocasından aldığı derslerle sarayın gülü olan bir çırak. Saint Colombe’a dair birçok şey tevatürden ibaretken, Marais ayrıntılı bir şekilde yazılmıştı. Aslında 20’sinde evlendiği Catherine d’Amicourt’dan 19 çocuğu olan bestecinin, filmde ustasının kızıyla yaşadığı aşk hikâyesi gözleri yaşartıyordu.

Dünyanın Tüm Sabahları’nda gençliğini büyük usta Gerard Depardieu’nun üç yıl önce kaybettiğimiz oğlu Guillaume’un canlandırdığı Marais’nin bir hocası daha vardı; dünyanın Tüm Sabahları’nı izleyen herkesin beynini kazınan Türk Marşı’nın bestecisi Lully.

Floransa’da Giovanni Battista Lulli olarak doğan müzisyen, doymak için taşındığı Fransa’da Jean Baptiste Lully’ye dönüşmüştü. Güneş Kral’ın en yakın dostuydu da küçük sorun vardı, besteleri mükemmel olsa da özellikle erkek ama çocuklara olan ilgisi sabırları taşırmıştı. 14. Louis defalarca Versailles Sarayı’nın duvarları çınlattıysa da huylu huyundan vazgeçmemişti.

72 yıl tahtta oturan azim kumkuması bir ara hastalanmıştı. İyileşmesini müteakip eser sipariş ediyordu. Marc Antoine Charpentier ile düelloya giren İtalyan asıllı besteci turnayı gözünden vuruyor, arkadaşının ricasını yerine getiriyordu.

8 Ocak 1687’de Te Deum’unu büyük bir coşkuyla yöneten Lulli, aşka gelmiş, batonunu ayağına saplamıştı. Güneş Kral’ın yataktan kurtulması şerefine bestelenen eser, yaratıcısını yataklara düşürmüştü.

14. Louis, arkadaşı için tüm doktorları seferber etmişti. Yayılan kangren yüzünden müzisyenin ayağının kesilmesi gerekiyordu. Sarayın gözbebeği tavsiyeleri dinlemiyor, Azrail’le raks ediyordu. Ta ki 22 Mart 1687’ye kadar…

Yatağında mürekkebe sarılan Lully, “Bisogna morire peccatore”1 diye yazmıştı. Kim bilir belki de acılarını böyle dindirmiş, günah çıkartmıştı.

  1. Ölmek zorundasın, günahkâr! []