Skip to content

İlhak

Komutanlar iki ülkenin milli takımı arasında bir dostluk maçı oynanmasını istemişti. Fakat bir ricaları vardı, karşılaşma berabere bitecekti.

Tarihler 3 Nisan 1938’i gösteriyordu. Viyana’daki Prater Stadyumu’nda Avusturya, Almanya’yı ağırlıyordu. Tek başlı kartalların, Nazi bayraklarının altında oynanacak mücadele için ilk düdük bekleniyordu.

Aslında her şey 12 Mart’ta başlamıştı. Almanya, sınırı aşıp Avusturya’yı ilhak etmişti. Sadece bağımsızlığını değil adını bile kaybetmişti Şnitzelciler. Adolf Hitler’in Üçüncü Reich’ı kurduğu yıllarda Reich’ın doğusu batısı olamayacağından, ülke Ostmark olarak anılıyordu.

İşte bu ahval ve şerait içinde futbolun birleştirici gücünden yararlanmak isteyen komutanlar, iki ülkenin milli takımı arasında bir dostluk maçı oynanmasını istemişti. Fakat bir ricaları vardı, karşılaşma berabere bitecekti. Tarihin ilk harika takımının düpedüz şike yapması gerekiyordu…

Spagetti diyarında doğmamış çocuğa donun çok evvelden biçildiği 1934 Dünya Kupası’nda yarı finalde İtalya’ya kaybeden Wunderteam, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda yine aynı ülkeye boyun eğmişti. Avusturya, yeryüzünün en güçlü takımlarından biriyken, Almanya çantada keklik olarak görülüyordu.

Şnitzel diyarının futbol ilahı Matthias Sindelar, olan biteni kabullenemiyordu. ‘Kâğıt Adam’ incecik bir ipte raks ediyor, geleneksel beyaz-siyah forma yerine bayraklarının rengi olan kırmızı-beyazla sahaya çıkmalarını sağlıyordu.

Üzerindeki baskı nedeniyle hayatının en kötü performanslarından birisini sergileyen maestro, maçın sonlarında kendisine gelmiş, perdeyi açmıştı. Ardından sahne alan Karl Sesta son sözü söylemişti. Tevatüre göre zaferi pek bir coşkuyla kutlayan Sindelar, zamanın ileri gelenlerini delirtmişti.

3 Nisan 1938’deki mücadele dünün Ostmark’ı, bugünün Avusturya’sının bir süreliğine oynadığı son karşılaşmaydı. Ülke, Anschluss sonrası Dünya Kupası’na katılamasa da, futbolcuları Alman millî takımında yerlerini almışlardı. Takımın başındaki genç teknik adam Sepp Herberger’e sihirli bir formül fısıldanmıştı yetkililer tarafından; altı Alman, beş Avusturyalı oynatacaktı. Sindelar, Almanya formasını giymeyi reddederken, zamanın diğer önemli isimleri bu cesareti gösterememişlerdi. Birbirlerinden hiç hazzetmeyen iki farklı ülkeden ve mezhepten mürekkep takım, kupaya ilk turda veda etmişti. Nazilere diklenen adam ise bir yıl geçmeden bir şekilde ölecekti. Belki intihar, belki kaza, belki de cinayet; kim bilir…