Skip to content

İki Adamın Birbirini Pataklaması için 10 Sebep

Yazının orijinal hâli 100 maddeden oluşuyordu ama stüdyoyla çalışmak kolay değil, biraz kıstım altını.

Profesyonel boksta para günümüzdeki kadar abartılı bir faktör olmasaydı, son üç senedir maraş dondurması gibi önümüzde bir yukarı bir aşağı döndürülen Floyd Mayweather-Manny Pacquiao maçı çoktan vuku bulmuştu. Bu yazı ideal bir dünyada üçüncü, zeitgeist ütopyasında yedinci, hapishanede onyedinci Money-Pacman maçıyla ilgili olurdu. Lâkin bizim matrikste hikâyenin mensuplarından birinin lakabı “para” ve Mayıs ayı için yapılan görüşmeler de abilerinden farksız olarak tıkandı. Ortada karı gibi birbirine laf atan yaşlı başlı adamlar ve oyuncak olduklarını fark edemeyecek kadar bu işi seven boksörler var. Ama ne boksörler! Hani eskilerde ağır sıkletlerde acayip ikili rekabetler varmış ya dedelerimiz anlatır, işte ona biraz popüler kültür, biraz Rocky, bir duble de rakı ekleyin. Yetmedi mi? O zaman daha açalım. Hatta izninizle biraz fazla açacağım ve neden bu dövüşün yapılması gerektiğiyle ilgili 10 aklı başında sebep sayacağım.

Öncesinde bir uyarıda bulunmak istiyorum. Tarafsız değilim. “Bırak muhabbeti de kim alır abi?” sorusuna derin analizlerle yanıt verecek boks bilgisine sahip de değilim. (Bir Bilgehan “Nereden Çıktı Bu Elmacık Kemiği” Demir değilim yani.) Gönlümden geçen canımız ciğerimiz Pacman’in kendini beğenmiş Floyd’u ilk raundda yere sermesi ama mantık çerçevesinden de fazla uzaklaşmam, anam babam merak eder. Eğer olur da bir gün bu maç gerçek olursa (olacağına Walter Sobchak’ın büyük Lebowski’nin özürlü olmadığına emin olduğu kadar eminim) bu kez 10 sebep de “neden Pacman kazanmalı?” için yazarız.

Küçükten büyüğe ya da ortancadan görümceye değil, sırasız gidiyoruz:

1. Sırasız dedim ama “birinci dışında sırasız”a çeviriyorum onu. Batı Konferansı gibi bir nevi. Thunder’dan sonrası birbirine denk. Bu maçın en kısa zamanda yapılması için en önemli sebep barındırdığı o klasik hikâye. Boksa bakış açısı Rocky serisiyle şekillenen, büyüklerimizden Muhammed Ali’nin miras kaldığı bir nesil olduğumuz için aşağı yukarı hepimiz, bu siteyi keşfetmiş her okuryazarın da bana katılacağını düşünüyorum. Yokluk, serserilik, kavga-dövüş, altın kalp, peri masalı, tevazu, halk kahramanı… Pacquiao’nun Filipinler’in birinden Vegas’lara, MSG’lere uzanan hikâyesi bu anahtar kelimelerle aranır. Mayweather’ınki ise tam olması gerektiği gibi (maçı enteresan kılma açısından) bambaşka bir hayat. Babadan boksör. Daha bebekken kum torbalarını yumruklatırmış babası. Doğduğundan itibaren en iyi boksör olmak için programlanmasına uğraşılan, şu ana kadar yenilmediği düşünülürse büyük ölçüde başarılı olmuş bir proje. Şiddet, uyuşturucu, zor bir aile, devamında gelen çok büyük paralar, şımarıklık. Aslına bakarsanız yaptığı para şovlarının bozuk bir psikolojinin ürünü olduğunu düşünüyorum. Silahlara, uyuşturucuya yakın bir çocukluk geçirip sonra parayı vurunca gelen rapper ya da NBA oyuncusu bozukluğundan bahsetmiyorum. Tıpta Martina Hingis sendromu diye geçer. Henüz cenin formunda iken, hatta belki sperm bile değilken ne olman gerektiğine karar verilmişliğin dışavurumu. Bu demek değil ki Martina Hingis, NCAA maçlarına 250 bin dolarlık bahisler yapıyor. Dışavurumlar farklı.

Amerika’daki siyahların kültüründen beslendiği düşünülürse yarattığı “altın zincir” antipatisinin sebeplerini anlıyorum ve paranın o ortamda ciddi bir güç gösterisi aracı olduğunun da farkındayım. Yukarıda anlattıklarımı iyi çocuk-kötü çocuk maksadından düşünmeyin mümkünse. Ortadaki kontrastı tarif etmeye çalışıyorum aslında. Belki Apollo misali Mayweather’ı da yakından tanısak severiz. Seveni çok nitekim. Demek istediğim tüm etkileyici rekabetlerin içinde muhakkak bulunan zengin-fakir, ast-üst, kolay-zor zıtlıklarının ağa babasının tam önümüzde duruyor olduğu. O zaman neden hikâyenin sonu iki kahramanın düellosuyla bitmesin ki? Bu kadar mı marjinaliz?

2. Unutulmaz maçlar hangileri bir düşünelim? Siyah-beyaz dönemden Jack Dempsey-Gene Tunney, Sugar Ray Robinson-Randy Turpin, Joe Louis-Max Schmelling, soluk renkli dönemden Ali-Frasier, Ali-Foreman, parlak dönemden Tyson-Holyfield. Mayweather-Pacquiao maçı da bunların arasına girmeye çok ciddi bir aday. Mayweather onikinci raunda kadar maçı kontrolünde götürse ve son raundda Pacman elmacık kemiğine (saygılar baba) sağı oturtsa. Sarsılan M iplere doğru giderken, P art arda yumrukları sallarken hakem araya girse ve ringin içi insanla dolsa…

3. Spor seyrinin çekiciliğini etkileyen faktörler arasında en baskın gelen “önceden tahmin edilememe” durumudur herhalde. Maçın bahis oranları nasıl olur diye fikir yürütmeye çalıştım ve tam olarak işin içinden çıkamadım. Eşit olabilir mi acaba iki taraf adına? Bence olması gerekir ama tahminim Mayweather biraz favori olacaktır. 1,70’e 2,10 gibi mesela. (İddaa için demiyorum tabii. Orada yazı tura oranları, yazı bir buçuk, tura bir buçuk; dikine üç buçuk sistem kuponları için düşünülebilir.)

4. Gelmiş geçmiş en iyi 10 hafif ve orta sıklet boksörünün arasında olduğunu düşünüyorum her ikisinin de. Bu maçı nakavtla kazanan olursa Sugar Ray’in ardından ikinci sıraya yerleşir. Sayıyla kazanan da ilk beşe girer yine. Diğeri de ilk ondan düşer tabii, bu işler acımasız. Hâl böyleyken bu iki adama gelmiş geçmiş en iyilerden biri olma şansını vermek zorundasın. Onlarla birlikte bu dönemde yaşayanlara da buna tanık olma fırsatı vermek zorundasın. Aksi, tüm spor seyircisine atılacak büyük bir kazık olmakla beraber sporun ve insanın doğasına da ihanet etmek olacaktır. Evet, büyük konuşuyorum.

5. 2009 ortalarından beri sürekli basından birbirine giydiren, eften püften bahanelerle maçın olmasını engelleyen, şu boksörlerin etrafında dolaşan “takımlar”dan haberdarsınızdır. Floyd Mayweather’ınki Golden Boy. Oscar De La Hoya’nın şirket yani. Pacman’ın ise Top Rank. Adı sayısız skandala karışmış, Don King’den farkı olmayan kan emici Bob Arum’un şirket. Bu iki grup bir gün sıklette, bir başka gün doping kontrolünde anlaşamıyor. Bazen para konusu hortluyor, bazen anlaştık diyor birisi, ötekisi çıkıp yalanlıyor. Birçoğunun tiyatro olduğunu düşündüğüm için bu mevzulara girmek istemiyorum. Ama şu maçın yapılmasını istememin en fiyakalı sebeplerinden biri takımların medyayla ortaklaşa oynadıkları bu oyunun bitmesi ve bu ana kadar tüm söylenenlerin söyleyenlerine tersten girmesi.

6. İkisi de öyle bir durumdalar ki, çok acayip kariyerlerine karşın hâlâ kendilerini kanıtlamak zorundalar. Medya zaten bunu onlara her gün hatırlatıyor da, daha önemlisi bunu kendilerine kanıtlamalılar. Dövüşçünün doğası böyle anlatılmadı mı hep filmlerde? Mayweather jeton atıp yanına girmek istediği Pacquiao’yu her daim Twitter’dan, ordan-burdan tahrik ediyorsa, ben inanıyorum ki bu hakikaten maçı istediği içindir. Oyunlar, pazarlıklar, düzmece atışmalar bu işin olmazsa olmazı. Yine sivrisinek gibi etrafımızda şov bizinıs. Ama işin aslı bu maçın geleceğiyle ilgili en fantastik tahminim buna zıt. İki boksör de menajerlere basın açıklamasıyla nah çeker ve ne pahasına olursa olsun bu maçın olacağını duyurur. Müsabaka Moskova’da yapılacak ve ikisi de para almayacaktır.

7. Ben şahsen yaptıklarının boksun tüm zamanların en iyilerinden olmalarına yeterli olduğunu düşünüyorum, fakat iki şampiyonun da son maçları biraz sıkıntılıydı. Kafalarının bir yandan sürekli olarak “esas maç” ile meşgul edilmesinden ötürü çok iyi hazırlanamadıklarını tahmin edebiliriz. Bu mazeret Pacman’in son maçı için geçerlidir özellikle. Kendisine ters gelen Juan Manuel Marquez’le karşılaştı ve maçı majority decision ile (üç hakemin ikisinin kartında galipsin, diğerinde beraberesiniz) kazandı. Baskın bir boks sergileyemedi ve maçın belli bölümlerinde Marquez’in dayanıklılığı onu bayağı zor durumlara düşürdü. Birçok eksperin skor kartında kazandı bile. Pacman’in aslında yenildiğini ama Mayweather’la yapacağı maçın değeri düşmesin diye hakemlerin ayarlandığını söyleyenler de az değil. Yani Pacquiao maçı kazansa dahi insanların gözünde tam olarak kazanmadı ve gerçek bir halk kahramanı bu tip durumlarda mutlaka halkın hafif de olsa dağılan sempatisini tekrardan kazanıp birkaç kez de katlama yoluna girişmelidir.

Mayweather’ınki ise biraz daha garip. Victor Ortiz’e karşı maçı iyi götürürken bir anlık gafletle köşeye kıstırılıyor ve birkaç ağır yumrukla dengesi biraz sarsılıyor. Tam o esnada Victor Ortiz büyük bir denyoluk yaparak kafa atıyor ve hâliyle hakem maçı durdurarak Ortiz’e ceza puanı veriyor. Buraya kadar abartı bir anormallik yok. Sonrasında Mayweather, Ortiz’e “Ben senden çok daha dirty dövüşürüm” demek istedi herhalde ki benim ringlerde o güne kadar hiç görmediğim bir pislik yaptı. Hakem uyarılarını verdikten sonra sanıyorum ki masa hakemleriyle göz teması halindeydi. Ellerini iki boksörün arasında kaldırmıştı ama başka tarafa bakıyordu. Ortiz de henüz başlamadığını düşünerek gardını kaldırmadı. Gelmiş geçmiş en iyi boksör olduğunu iddia eden Mayweather da hakem başka tarafa, Ortiz başka tarafa, muhtemelen bir sürü insan da bambaşka taraflara bakarken direk kafaya sert bir yumruk çaktı ve nakavt. Yorumsuz.

8. Michael Buffer’dan son bir efsane anons, Orhan Ayhan’dan son bir efsane maç dinlesek ve akabinde ikisini de emekliye ayırsak. Sahil kasabasına yerleşsinler, balık tutsunlar.

9. Manny Pacquiao’nun hayat hikâyesi hakikaten müthiş, fakat şu ana dek bize yeterince iyi aktarılamadığını düşünüyorum. Belgeseller var da, iyi bir film şart. Baba yönetmenlerden birinin dümende olacağı bir drama eşsiz olabilir. Başrol belli: Ken Leung. Bildiğimiz formuyla Lost’tan Miles. Uyarı: 2006 yapımı bir Filipin filmi var ama sakın ola bulaşmayın.

10. Her şeyi bıraktım, ortada o kadar büyük bir pasta var ki paranın maçın yapılmasında motive edici bir faktör olması, çok hoşuma gitmese de, inkâr edilemez bir gerçek. Bu maç gerçekleşirse tarihin en çok para kazandıran maçı olacak ve iki boksör de 40-50 milyon, hatta belki daha üzerinde paralar kazanacak. Onlarla beraber birçok insan daha, büyük paralar kazanacak tabii. Ne kadar zengin olsa da insanoğlu paraya kolay kolay hayır diyemez. Altıncı maddede yazdıklarım hayal ürünüdür ve yazının başında koyduğum mantık çerçevesinden çıkmama vaadinin de ihlâlidir.

Son düzlük… Bob Arum en son Kasım sonu veya Aralık başında bu işin olabileceğini söyledi. Muallak konuşması bir yana, kesin konuşsa bile inanmak mümkün değil şu aşamada, keza en az iki sefer “Bu iş bitti, falanca tarihte dövüş gerçekleşiyor, gardınızı alın” haberi okuduğumu hatırlıyorum medyada.

Neyse ben derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yazının orijinal hâli 100 maddeden oluşuyordu ama stüdyoyla çalışmak kolay değil, biraz kıstım altını. Kısmamın bir başka sebebi de öyle veya böyle bir gün bu maç için anlaşılacağını düşündüğümden bu kadar çemkirmenin yeterli olduğuna inanmamdır. İşin kötü kısmı elleri birbirinin bir yerlerinde gezdirerek üç sene harcayan organizatörler, menajerler, vb. için zaman da tükenmeye başladı. İki boksör de şu an fizik olarak belki hâlâ tam kapasitedeler ancak yaşlar ilerliyor ve flört dönemi biraz daha uzarsa kızla oğlan birbirinden sıkılacak. Aman ha.