Skip to content

Ver Bir Isırık

Neden hücumda bu kadar potansiyelli ve bol alternatifli bir Thibodeau takımını Doğu'da favori gösteremiyoruz?

Sezon başı beklentilerini düşünürsek hem Chicago Bulls için hem de Milwaukee Bucks için anormal bir normal sezon oldu diyebiliriz herhalde. Bulls’un çok daha belirgin bir şampiyonluk adayı olarak play-off’a girmesini beklerken, şu an plase, hatta sürpriz durumuna düştüler ki bunun sebeplerini irdeleriz ilerleyen bölümde. Bucks’ın ise sezonu Doğu altıncısı olarak bitireceği herhalde çok az kişinin tahminlerinde yer almıştır. Hatta sezon ortasında hücumun en önemli adamı Brandon Knight’ı göndermeseler belki sıraları değişmezdi ama galibiyet yüzdeleri çok daha iyi olabilirdi. Yine de bu takımın oynadığı her iki maçtan birini kazanması azımsanamayacak bir başarıdır.

Şüphesiz ki Milwaukee’nin çok iyi yaptığı şeyler ve hiç yapamadığı şeyler var. Biraz kontrastların takımı durumundalar ve Jason Kidd’in istediği de tam olarak bu. Dış şut konusunda zaten çok sıkıntı yaşayan takımın en iyi şutörünü gönderip karşılığında soktuğu her üçlükte tesadüf hissiyatı veren bir point guardla devam etme kararı alması, onların uzun vade stratejisini net biçimde ortaya koydu. Şahsen Michael Carter-Williams’ın üst düzey bir takımın oyun kurucusu olacak kadar iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum ve aşırı savruk stilinin hiçbir zaman istendiği kadar yontulamayacağına inanıyorum. Fakat Kidd kendisini oldukça tutuyor ve benim görüşümden ziyade basketbolla sezgisel ilişkisi benden çok daha iyi olan bir adamın görüşünü dikkate almanızı öneririm.

Boylu, kollu, ince, atletik adamlardan rahatsız edici bir savunma takımı kurmanız mümkündür, ancak hızlı hücumlar dışında da etkin olabilen bir hücum sistemi oturtmanın kolay olduğu söylenemez. Şu anda da Bucks hücumu için en iyimser ifadeyle vasat diyebiliriz. Karşılarında ligin elit savunma takımlarından biri var1 ve bu eşleşmeyi çok da dört gözle beklediklerini düşünmüyorum. Günün birinde Jabari Parker hücumu sırtlayabilecek, 25-30 sayılar atabilecek bir adama dönüşürse, o zaman hücumda yaşayacakları potansiyel tıkanmalardan çok daha az endişe ediyor olurlar. Ama eldekini değerlendiriyoruz şu anda ve Chicago tanıdığımız, bildiğimiz savunmasını yapmasa da, yine de Bucks’ı durdurmak için yeterli donanıma sahip.

Milwaukee kısmını toparlayalım o zaman çok uzatmadan. Bu takımın gittiği yol fena bir yol değil. En azından kafada bir plan var ve kadro hareketleri doğaçlama değil bu plan çerçevesinde yapılıyor. İzlemesi keyif olan Giannis, Henson gibi freak’lere sezonu erken kapayan süperstar Jabari’yi de ekleyince bu adamların birkaç sene içerisinde Doğu’nun ilk dördüne oynamamaları için hiçbir sebep yok. Ama henüz erken. Eğer son gün Bulls kaybetseydi ve Raptors’la eşleşselerdi, o zaman bir sürpriz ihtimalinden söz edebilirdik. Ama mevcut durumda onlardan kolay teslim olmamaları ve rakipten biraz ısırık almaları dışında çok bir şey bekleyemeyiz ki zaten 4-0 elenseler bile Jason Kidd ve John Hammond şu sezonu öpüp başına koyacaktır.

Serinin nasıl seyredeceğini belirleyecek takım ise Chicago Bulls olacak. Önceki yıllardan aşağı yukarı ne yapacağını tahmin edebildiğimiz bir Bulls’a alışmıştık aslında. Derrick Rose’un olmayacağını, dolayısıyla hücumun sınırlı olacağını, ama tüm takımın köpek gibi savunma yapacağını biliyorduk. Hücumda dış skorerlerin, güdük point guardların sürükleyeceği, kısıtlı ama bir şekilde sayı üretebilen bir Bulls bekleyebilirdik. Oysa şu an belki yıllardır olmadığı kadar kapalı kutu bir Bulls var. Sezon içerisindeki sakatlıklardan dolayı kadronun oturmamış olması artık onlar için bir klasik belki, ama bu kez sağlık açısından sezonu fena bitirmediler ve Rose bile fiziksel olarak gayet hazır görünüyor. Aynı şekilde diğer kilit oyunculardan Joakim Noah ve Jimmy Butler da sezon içinde yaşadıkları sakatlıklardan arınmış durumda. Hatta bu seneki kadro önceki yıllardan daha geniş ve daha hücum ağırlıklı olduğu için kilit oyuncularının başına bir şey gelse bile hücumda bunalıma girmeyecekleri aşikar. Sezon içerisindeki sıkıntılı bölümleri Aaron Brooks ve Nikola Mirotiç’in sahne almasıyla ufak sıyrıklarla atlattılar ve bu takımın her hal ve şartta iyi bir hücum takımı olduğunu tereddüt etmeden söyleyebilirim.

Peki neden hücumda bu kadar potansiyelli ve bol alternatifli bir Thibodeau takımını Doğu’da favori gösteremiyoruz? Sokaktan topladığı adamlara bile elit savunma yaptıran Thibs’in takımı nasıl oluyor da vasat takımların karşısında bile kevgire dönüyor? Bu soruların net bir cevabı yok. Koç ve yönetim arasındaki ilişkilerin aşırı gergin olması ve kopma noktasına yaklaşması2 savunma zafiyetini bir nebze açıklıyor. Belki Thibs eskisi kadar motive değil ve ayrılmayı kafaya koyduğu için oyuncuları motive etmek için de ekstra bir çaba harcamıyor. Belki oyuncular da koçlarına eskisi kadar itimat etmiyorlar. Takımın kalbi Noah’ın bile alıştığımız ateşinden uzak olmasını sadece sakatlıklarla açıklamaktansa koç-oyuncu-yönetim ilişki bozukluklarını da denkleme katmak gerekiyor bu durumda. Butler’ın da aynı şekilde sezon başındaki oyunundan uzak olmasını yalnızca geçirdiği sakatlıkla açıklayamayız sanıyorum ki.

Takımda sezon boyu istikrarlı bir şekilde üst düzey basketbol oynayan yegane oyuncunun Pau Gasol olması da yine aynı teoriyi destekliyor aslında. Gasol takımın diğer yıldızlarına göre çok daha rahat karakterli ve sıkıya gelemeyen bir adam. Yani diğerlerinden maksimum verim alabilmek için sıkmak gerekirken, çok daha sofistike bir karakter olan Gasol’ün kafasının rahat olması, basketbol dışındaki hayatında keyfinin yerinde olması kendi oyununu ortaya koyabilmesi için yeterli. Öyle koçla yönetim kavga ediyor diye birilerine karşı tavır alacak bir adam değil Gasol. Takımda yeni olduğu için de bu dinamiklerden doğal olarak daha az etkileniyor.

Maalesef ki bu dinamiklerin diğerlerini olumsuz etkilediği konusunda elimizde kuvvetli doneler var ve bunun play-off’ta dinamit etkisi yapması kuvvetle muhtemel. O yüzdendir ki, bu seriyi Bulls’un nasıl geçeceğini iyi takip etmek gerekiyor. Bucks hiç diş gösteremezse ve rahat biçimde Bulls yürür giderse iyi olmaz, ikinci turda büyük ihtimalle tokatlanırlar. Ama Kidd’in freak’leri beklediğim şekilde Bulls’a zorluk çıkarabilirse, o zaman takımın tekrardan kenetlenme ve tek bir motivasyon faktörü altında birleşme ihtimali var. Çünkü tam olarak ne olduğu belli olmasa da, bu takımın sahadaki oyununda yanlış giden bir şeyler var ve bunun çözülebilmesi için öncelikle sorunun net biçimde ortaya çıkması gerekir. Ben Bulls taraftarı olsam içerideki ilk maçta fark yemek isterdim mesela. Sert bir tokat tüm takımı uyandırabilir bir anda. Bulls’un en önemli problemi takımın geçmiş yıllardaki savaşçı karakterini yitirmiş olması ve bunun geri gelebilmesi için bazen uçurumun kenarında dolaşmak gerekir. Ben şahsen umudu kesmiş değilim ve o bahsettiğim kıvılcımı çakmanın bir yolunu bulabilirlerse, bu takım hala birinci derece şampiyonluk adayıdır. Belki de çok iyimserim, bilemiyorum.

Antetokounmpo’nun seyir zevki yüksek genç oyuncudan yıldız oyuncu kategorisine yükselmesi gibi bir beklentim var ayrıca bu seriden. Bulls’un da işi baştan çok sıkı tutmayacağını sanıyorum ve serinin belli noktalarında kendimizi “Acaba Bucks geçer mi?” diye düşünür halde bulursak şaşırmayalım.

Tahmin: 4-2

  1. Chicago’nun elit savunma takımı olmadığını iddia edenler olacaktır muhakkak, zaten biraz balık avlama niyetim de var bu ifadeyi kullanırken. []
  2. İlişkinin çoktan koptuğu ve sezon sonunda Tom Thibodeau’nun kesinlikle takımdan ayrılacağını söyleyenler çoğunlukta. []