Skip to content

Bir Alman Requiemi, İki B’nin Bitimi

Dünyanın en güzel Requiemlerinden birine imza atmıştı Brahms. Bu sayede bir masal başlamış, Bach ve Beethoven'den sonra müziğin 3. B'si ortaya çıkmıştı.

Brahms’ı sever misiniz… Malum sorudur, Sagan’dan mülhem. İçine girmenin en zor olduğu bestecilerden biridir Alman dev. Bach, Beethoven ile birlikte müziğin üçüncü büyük B’si, aşk-nefret ilişkisiyle özetlenir. Ya zevkten ya da sıkıntıdan bayılırsınız…

Bilindiği üzere ölülerin arkasından yakılan ağıtlar Requiem’ler. Sayısız örnekte topraktakilerden yola çıkılmış, gözpınarlarına baskı yapılmıştı. Dünün harikası, günümüzün çikolatası Mozart’ınki müseccel marka olmuştu. Eser, dahinin ölmeden kısa bir süre önce dünyaya gelen oğlu Franz Xaver’e ismini veren öğrencisi Süssmayr tarafından tamamlanmıştı.

Oysa sonradan Faure’nin de yapacağı gibi Brahms, ilk bölümde yaşayanlardan başlamış, sonunda ölülere geldiği müzikal yolculuğunda alışılmış Latince metnin de dışına çıkarak Almanca ve bir Alman Requiem’ine imza atmıştı. Hayatını yazanlardan Max Kalbeck, Robert Schumann’ın notlarındaki ifadeden etkilendiğini iddia etse de, Clara Schumann’a yazdığı bir mektupta besteci bunu bilmediğini söylemişti.

Müzik tarihinin 3. B’si Katolik geleneğinin dışına çıkıyor, kim bilir belki de o çağın ruhuna uygun olarak esen milliyetçilik rüzgârının kanatları altında başyapıtına imza atıyordu. Aslında vurgusu insanaydı; 1867’de de yazdığı gibi…

Aynı yılın sonlarında eserin ilk üç bölümü Viyana’da görücüye çıkmıştı. Tevatüre göre timpanayı çalan arkadaş limon sıkmış, dinleyicilerin kulaklarına kast etmişti. 10 Nisan 1868’de bu sefer Bremen Katedrali’nin çatısı altında çınlayan altı bölüm muhteşemdi. Konserde ayrıca Bach’ın Matthäus Passion’unun kalbi Erbarme Dich ile ülkemizde “Şampiyonlar Ligi şarkısı”nın besteci olarak popüler olan Handel’in jilet reklamıyla da özdeşleşmiş eseri Messiah’tan kesitler sunulmuştu. Kim bilir belki de bunun gülü yüzü hürmetine, Alman Requiemi’nin tamamı ilk defa Leipzig’de, yani 1. B’yi dünyaya kazandıran kentte icra edilmişti.

İsa’nın adının geçmediği garip bir metindi bestecinin tercihi. En azından bazılarına göre. Fakat yapıt çok beğenilmiş, 33 yaşındaki Brahms kariyerinde önemli bir eşiği atlamıştı. Peki 145 yıl önce o Paskalya günü virajı alamasaydı? Sagan kitabını başka bir adla piyasaya sürerdi de bizim seveceğimiz ya da nefret edeceğimiz bir dev olmazdı…

Tarihte bugün… Bir Alman Requiemi ikinci defa icra edilir, 3. B doğar!