Skip to content

Cho’nun Londra Maceraları

Çin’deki kadar olmasa da, aşağı yukarı her AVM’de, her dinlenme tesisinde yahut her spor merkezinde bulabileceğiniz bir şey masa tenisi masası. Genellikle raketleri doğrama tahtasına dönüşmüş halde olur bu tip yerlerin ama, onlarla da olsa masa tenisi oynamayı severiz biz. İzlemesi dert ama. Zaten en büyük sıkıntılarımızdan biridir, oynarız, ac-cayip iyi biliriz her türlü sporu da, pek takip etmeyiz. Masa tenisi gibi. Babamdan biliyorum. Adamın müthiş topspin forehandi vardır, ki kendisi buna “küt vurmak” diyor, ama gel gör ki hayatında izlediği masa tenisi maçı ya bir, ya da ikidir. O da ben anlatıyorum diye.

Topu göremiyorum ki ben televizyonda izlediğim zaman” en büyük bahane. Artık öyle bir şey de yok. Koyu renk, mat masalarla birlikte izlenilirliği de artırdı ITTF. Bahane yok yani. Hele Londra 2012 için…

Yazıya tam anlamıyla başlamadan önce şu yazıyı okumanızı rica edeceğim. Hafif uzun belki, evet, ancak yazının ve Londra 2012’de masa tenisinin neden önemli olduğunu anlamanız için en azından ufak bir bakış atmanız gerekiyor.

Masa tenisi yedinci macerasını yaşayacak olimpiyatlarda. Bayağı bebek yani birçok spora göre. İlk olarak 1988’de, Seul’de olimpik spor olarak izlediğimiz oyunda baştan bu yana çok şey değişti. Nedeni ise bir ülke.

1988’de Seul’de “aa masa tenisi de varmış” diye başlayan, 4 ayrı ülkenin madalya kazandığı, keyifli maçların yaşandığı masa tenisinde bir süre sonra “ulan gene mi Çinliler yeniyor…” yılgınlığının oluşmasıyla, 2004 Atina’da format değişikliğine gidildi, Çin bütün madalyaları kazanmasın diye grup formatına geçildi. Dünya sıralamasının ilk kırkının geldiği, ilk on altının seribaşı olduğu tabloda aynı ülkeden sporcular seribaşı olsa bile eşleşiyordu ki Çinliler birbirini elesin. Ha ne oldu, Çin bütün madalyaları almadı da yedi tane aldı…

Yaz olimpiyatlarında, masa tenisi branşında şu ana kadar dağıtılan 76 madalya var. Bunların 41’i Çin’e ait. Ha 41’den de fazla aslında, zira işin içinde Hong Kong var, yine Çin’de doğup başka ülke adına yarışan sporcular da var… Yani 41+ olmalı.

2008 Pekin Olimpiyatları Çin için çok önemliydi. Tek amaçları erkekler ve kadınlarda hem takımda, hem de bireyselde bütün altın madalyaları toplamaktı, yaptılar da. Hatta teklerde, hem erkeklerde, hem de kadınlarda bütün madalyalar Çin’e gitti.

Çinli olmayan sporcuları bir düşünün. Olimpiyata geliyorsunuz ama gidebileceğiniz maksimum yer belli, çeyrek final. Dünyanın en iyi 10 oyuncusundan birisiniz belki ama madalya umudunuz dahi yok. Öeh.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi de, Uluslararası Masa Tenisi Federasyonu da “öeh be” deyip, 2004 sonrasında bir başka format değişikliğine gitti Londra için; ülkeler tekler mücadeleleri için ikiden fazla sporcu yollayamayacaktı.

Kadınlarda dünya sıralamasının ilk onunun altısı Çinli, erkeklerde ise ilk onun yedisi. Bu şu demek, Londra’da hem erkeklerde, hem de kadınlarda dünya üç numarası konumundaki sporcular bireysel mücadelede olmayacak. Ama hata Çin’de, niye bu kadar korkutuyorsun gözünü insanların… Ha bu neye yaradı? Hiçbir şeye tabii ki. Erkekler tablosunda da, kadınlar tablosunda da iki sporcusu var Çin’in belki ama kadınlarda 14, erkeklerde ise 7 sporcu Çin doğumlu ve başka ülkeler için yarışıyor.

Ama en azından bu sefer farklı bayrakları madalyaya biraz daha yakın izleyeceğiz.

Ya ben olimpiyat yazısı yazacaktım, Çin yazısı oldu. Gerçi olmak zorunda, masa tenisinde Çin’den başka bir Timo Boll var elimizde, bir de Güney Kore…

Timo Boll, dünya sıralaması yapılmaya başladıktan sonra, Çinli olmayıp da dünya bir numarası olan ilk erkek oyuncu. Avrupa şampiyonluklarını sayamazsınız belki şimdi başlasanız ama Dünya Şampiyonaları ve olimpiyatlarda henüz altın kazanmış değil. Artık son olimpiyat altını şansı için Londra’ya geliyor. Elemesi gereken iki Çinli var bu kez. Hem, Rio’da 35 yaşında olacak ve belki de maç kazanamadan elenecek, zira Asya’dan kamyon kamyon oyuncu çıkıyor her yıl… Yine tabii Bastian Steger ve Dimitri Ovtçarov ile birlikte Pekin’deki finalin intikamını almaya çalışacaklar Çinli oyunculardan.

Kadınlarda ise Çinli Li Xiaoxia ve Ding Ning’i yenebilecek kalitede insan evladı yok Londra’da. Belki takımlarda Güney Kore, Singapur (takımdaki üç oyuncu da Çin asıllı) ve Japonya onları zorlayabilir, ancak yine altın Çin’e gidecek gibi duruyor.

Yeni kural ile birlikte çeyrek finaller sonrasında müthiş hikayeler ortaya çıkacak, yıllarca Çinlilerden sıra bekleyen ülkelerin oyuncuları hayatlarının en büyük madalyası için daha büyük bir şevkle oynayacak. Japonlar, Güney Koreliler, Avrupalılar ya da Çin’de milli takıma girecek kadar iyi olmadıkları için başka ülkelerde oynamak zorunda kalan oyuncular… Hepsinin eline altın bir şans geçti bu kez.

Londra’da izlenesi branşlardan bir tanesi masa tenisi. 2008 finalinin ufak bir özetiyle hazırlayayım sizi. Şampiyonluk puanındaki savunmaya dikiz…