Skip to content

Asrın Güreşçisi, Asrın Güreşi

Kendisiyle markalaşan ters taklasını attı. Minderi yürüdü, o kadar yorgun olmasına rağmen dayanamadı, bir takla daha attı.

Bir insanın lösemi hastalığına yakalanması yeteri kadar üzücü bir durum. Bu insan, kardeşinizse yaşadığınız hayal kırıklığının haddi hesabı olmaz. İşte spor kariyerinin zirvesindeyken böyle bir olayla karşılaştı Hamza Yerlikaya. 1996’da Atlanta’da altın madalyayı kazandıktan bir yıl kadar sonra üç yaşındaki kardeşinin kan kanseri olduğunu öğrendi.

Yılmadı, onun için çalışmaya devam etti. Kariyeri biraz düşüşe geçse de, kafasında bu kadar çok dert varken Sidney’deki olimpiyat oyunlarını hedef koydu kendine.

Olimpiyat minderine çıktığında son dünya şampiyonluğunu beş sene önce –henüz 19 yaşındayken- kazanmış, rakiplerinin hepsinin özel olarak hazırlandığı, eski formunda olup olmadığı merak edilen bir yıldızdı Hamza Yerlikaya. Üstelik ilk turda kötü bir kura çekmişti. Kuranın zorluğu Finlandiyalı zayıf rakibinden değil, Atlanta 1996 finalinde yendiği Alman Thomas Zander ile karşılaşmasından kaynaklanıyordu. Biraz zorlanmasına rağmen o maçı 3-1 kazandı ve ikinci tura yükseldi. Orada Kübalı Luis Enrique Mendez’i 3-0’la yendikten sonra çeyrek finalde Gürcü Mukhran Vakhtangadze’yi de 3-0 ile yenerek finale çıktı. 96’daki gibi 7-0’lar 5-0’lar yoktu artık. Maçlar yakın ve daha zorlu geçiyordu Hamza için.

Hamza’nın finaldeki rakibi Sandor Bardosi oldu. Hamza’dan yalnızca bir yaş küçük olmasına rağmen ondan çok daha tecrübesizdi Bardosi. 1997’de Dünya Gençler Şampiyonu olmuş, kariyerinde ilk kez kıtalararası bir turnuvada final güreşiyordu.

Macar güreşçi çok heyecanlı başladı maça. Maçın ödülünün olimpiyat şampiyonluğu olduğu yetmezmiş gibi, karşısında “Asrın Güreşçisi” vardı. Baskı onun aleyhindeydi ve belki de bu yüzden çok pasif güreşerek başladı maça. Hatta bir dakika geride kaldıktan sonra pasif güreşi yüzünden hakemlerden uyarı alarak parter pozisyonuna düştü. Hamza rakibini parterden kaldırırken bir anda uyudu, aniden atak yapan rakibi onu boyunduruktan köprüye düşürdü. Her şey bitmiş gibiydi. Tuş gelmek üzereydi ve kendi oyununa düşen Hamza olimpiyat şampiyonluğunu kaybetmeye çok yaklaşmıştı. Dünya, Hamza’nın başına yıkılacaktı… Fakat o anda inanılmaz bir şey oldu ve Hamza muhteşem bir şekilde dönerek o pozisyondan sadece üç puan vererek kurtuldu.

Yerlikaya ilk yarının sonuna kadar bir-iki kez puan almayı denese de, sonuç çıkmadı. İkinci üç dakika başladığında Hamza yine atakta olan taraftı. Rakibini sürekli zorladı ve oyun yapmaya çalıştı. Ancak inatçı Bardosi’nin amacı skoru korumak ve tecrübeli rakibi karşısında ters duruma düşüp puan kaybetmemekti. Bardosi yine pasif güreşi yüzünden uyarı aldı ve parter pozisyonuna düştü. Hamza bu kez daha hazırlıklıydı. Sandor’u kavradı, Macar güreşçi havadayken yüzünü dönse de dengesini kaybetmedi ve Bardosi’nin ayaklarını yerden kesti. Sonrasında derin bir nefes aldı, supleksi atarak yere vurdu Bardosi’yi. Dört puanlık hareketti aslında, ancak hakemden üç puan gelince skor eşitlendi: 3-3.

Kalan bölümlerde Bardosi hep kaçtı, Hamza hep kovaladı. Puan çıkmayınca maç uzatmaya gitti. Uzatmada ilk puanı alan kazanacaktı fakat iki güreşçi de epeyce yorulmuştu. Son bir buçuk dakikaya doğru girerken Hamza artık süreye oynamaya başladı. Çünkü uzatmada puan çıkmazsa, kimin kazanacağına hakemler karar verecekti ve pasif güreştiği için iki kez ihtar alan rakibi karşısında avantaj Yerlikaya’nındı. Uzatmanın bitimine bir dakika dokuz saniye kala pasif güreşten ihtar aldı Hamza. Bu sefer parter pozisyonundaki kendisiydi. Kâğıt üzerinde bu pozisyon Bardosi için büyük bir avantaj gibi görünse de, Hamza’yı iyi tanıyanlar onun için pek endişelenmiyordu. Zira Hamza, bu durumda yere yapışmasıyla bilinir ve kendi istemeden yerden kalkmaz. Nitekim öyle de oldu. Bardosi, 26 saniye boyunca uğraşmasına rağmen Hamza’yı yerden kaldıramadı. Asrın Güreşçisi’nin taktiği işe yaramıştı. Yalnızca 43 saniye kaldı şampiyonluğuna. Kalan bölümde kirli sakalıyla örtülmüş çenesini rakibinin boynuna bastırarak Bardosi’yi rahatsız etti Hamza. Sürekli Sandor’un bileklerini tutarak oyun yapmasını engelledi. Yedi saniye kala şöyle bir süreye baktı… Bitmişti. Bardosi’yi yenmiş ve bir kez daha olimpiyat altın madalyasını kazanmıştı.

Tabii ki kendisiyle markalaşan ters taklasını attı. Minderi yürüdü, o kadar yorgun olmasına rağmen dayanamadı, bir takla daha attı. Sonra hakem onu resmen şampiyon ilan etti. Bardosi’ye gidip sarılarak, rakibine ne kadar saygı duyduğunu gösterdi. Sonra rakibi de sanki hakemin onayı yetmiyormuş gibi Hamza’nın elini kaldırdı ve onun en iyi olduğunu ilan etti herkese. Bayrağı aldı, kısa turunu attı ve olimpiyat şampiyonluğu unvanını korumuş bir efsane olarak ayrıldı minderden. Asrın Güreşçisi, asrın güreşini böyle kazandı işte.