Skip to content

'mantık totalitarizme yöneltir'

psikiyatrist de hapa...

kafayı sıyırmış birkaç eski
arkadaşım var, daha doğrusu
birkaç eski arkadaşım var zaten ve
çoğu kafayı yemiş tipler
– ki bu vaziyet size benim akıl
sağlığım hakkında fikir verecektir
ama konu bu değil.

biri kopillikten arkadaşım
onu 30 yıldır tanırım;
kendisi son 15 yıldır
manik depresyonun suyunu sıktı
artık yağını çıkartıyor.
bana sorarsanız manik depresyon
düpedüz şımarıklık.
tabii herkesin manik depresyonu
farklı benzer sebeplerle
geçmişinden kendisine bağlıdır da
bahsettiğim örneği ele alırsak
iki yaş büyük ağabeyden
babalık etmesi beklendiğinde
kardeşin olup olacağı da
bu…

şimdi yüksek mevkilerde dolanıp duran
adamımızın, yıllar önce
ücreti mukabilinde kısaltılmış olan
vatanî görevini ifâ ederken
içtimâda bayıldıktan sonra
bölük psikiyatrının odasının önündeki kuyrukta
tanıştığı bir diğer arkadaş ise
coşkunlukla bunalım arasında
sallanıp dururken, bir de
kişilik bozukluğu yaşıyor.
usta bir hasta, kendisi…
fakat bu çeşit ruhsal sorunların
çözülebilir değil
ancak hazmedilebilir
olduğunu anlayacak kadar da
ustalaşmış sayılmaz.

ortaokul kışlasından beri tanıdığım
bir üçüncü herif
depresif alkolik bir psikopat;
hem derisi, hem kafası çok kalın
konuşan sosyal bir hayvan
tıpkı okur-yazar bir ayı gibi
– ha bu arada, bunların hepsi
birer keş aynı zamanda.

devam ediyorum; bir dördüncü
(ki bu, fazlaca kompleks bir
sınırda-kişilik idi)
son yıllarda içkiyi-otu
ve kendini dinlemeyi bıraktığı
biz berbat arkadaşlarıyla da
görüşmeyi kestiği için
tedâvi olduğunu sanıyor.
hastalık elbette sürüyor; bu eleman
has bir kumarbaz;
neyse ki poker masalarından kurtuldu
artık hisse senedi borsasında…
eskisi gibi buluşup dertleşmediğimiz için
ben de tam olarak bilemiyorum
hangi anti-depresanları kullandığını.

bir-iki tane daha
sayabilirim, gereksiz;
onlar da bunlar gibi…
paranın akması ve
herkesin ona tapması
konusunda üstlerine düşeni yaparken
kafayı kaybetmiş tipler.
hepsi de teşhisli
reçeteli-haplı
tedâviler altında;
işlerine giden, isteneni yapan
doktor gözetiminde
bilimsel onaylı resmî manyaklar.
pardon, alkolik olan hariç
o içki ve esrar dışında
herhangi bir hap almaz
psikiyatra filan gömecek
parası da yoktur asla
bu yüzden psikiyatr bir
sevgili buldu kendine zaten.
neyse, onun manyağın
önde gideni olduğunu
tanıyan herkes bilir zaten;
babası gömlekcebinde
yemekbıçağı taşırdı.

bu akıl hastaları, şehirde yaşayan
iyi tanıdığım bazı tipler;
iyi tarafları olan
fakat kuyrukları kaptırmış.
“cemaatin delileri oluruz
yine de cemaatten oluruz” kafası…
minik, uysal manyaklıklarını seviyorlar
doktorun teşhisi bastığı
hastalığın seyrinde sürüyor ömürleri
ve bu alenî saçmalığı farketmemek için
haplar alıp duruyorlar;
bu sâyede işlerini yapabiliyorlar
ve para akıyor.
mesaileri bitince eve gidip
manyak oluyorlar.

evet, alkolik olan biraz farklı görünse de
o tam rolünde esasen, ve çok da iyi
uzun yıllardır attığı pozlardan
ilginç bir kişilik biçmiş kendine.
benzerleri arasında benzersizdir o
üstelik ara sıra kontrolünü
kaybetme özgürlüğüne de sahiptir.
diğerleri tamamen reçete ve mesai
kontrolü altında yaşayıp
kendilerini süpersayko sanıyor.
bazen gülünç geliyor.
diyebileceğim sadece
az miktarda intihara meyil
bol miktarda telaş, acele
ve güç mücadelesi
içinde oldukları.

onlardan çok var, evet dolu…
hemen hepsi kuyruğu kaptırmış
teşhisi-tedâviyi almış
bilimsel onaylı resmî ve
zararsız deliler;
koşullara asla zarar vermezler.

koşullar, demişken…
az önce tv”de şu manzara vardı:
sol alttaki küçük karede
herşeye kahkaha atan sarı boyalı tavuk-kadın
sağ alttaki küçük karede
kadirinanır”ın zârif yeğeni
büyük görüntüdeyse ibo
evvelki gün beynine kurşunu yemeden önce
şarkı bağırırken görülüyor
en altta da kırmızı bantta sarı harflerle
“JAPONYA”DAKİ NÜKLEER SANTRALDA
İKİNCİ PATLAMA!” yazıyor…
hepsi aynı ekranda, aynı anda!
bu saçmalığın sesini duymak istiyorum
başucumdaki radyoyu kısıp
kumandayla sesi açıyorum;
her nedense, yeliz konuşuyor pavyon tonunda
ekrandaki manyak kompozisyona
telefonla bağlanmış o da
kadir”in sırmasaçlı yeğeniyle
albüm çıkarmışlar, onu anlatıyor.
sarı tavuk, yaslı bir kahkaha atıyor
terbiyeli ve tâziyeli
ibo fonda çığırıyor
alttaki sarı başlık değişiyor parlayarak:
“NÜKLEER SIZINTI YAYILIYOR!”

ve benim birkaç yılmış-bitmiş dostuma
deli diye teşhis koyup
haplarla berbat yaşam
biçimleri yutturuyorlar.

psikolojiden haberim var
ruhun taşaklarını kavramış
eldir psikoloji, bilirim.
psikiyatriye gelince
tezgâhın daniskasıdır bence
iyileştirmek yerine
uzman hastalar yaratır.
para aksın diye bir alay palavra
iki hafta da tatil… herkes razı!
şu haplar gerçekten iyi olmalı;
kendilerini gerçek birer manyak
gibi hissettiklerine eminim.

dediğim gibi, biraz komik buluyorum
biraz da üzülüyorum.

batuğ ş. – 2012

bilin: başlık hannah arendt”e aittir. bundan haberi yoktur.