Skip to content
www.sallieford.com

Vintage Soslu Marine Rock: Sallie Ford & The Sound Outside

Billie Holiday rock, Ella Fitzgerald ska, Alison Mosshart caz söylese ortaya işte böyle bir sonuç çıkardı...

“Akıllı köprüyü arayana kadar deli suyu geçmiş” sözündeki “deli” olmayı beceremedim hiç. Bir şeyleri erteleye erteleye, harekete geçmek için ‘tam’, ‘eksiksiz’ olmayı bekleye bekleye suyun diğer tarafına genelde en son ben geçtim…

Aynı şekilde yazı tamamlama konusundaki erteleme ve son dakikaya iteleme eğilimim de başıma hep iş açtı. Derginin forma teslim günü son dakikada halen InDesign önünde sayfaya ekleme çıkarma yapan, “yok böyle daha iyi oldu/olmadı” diye görsel yönetmenlere can çekiştiren rahatsız karakter genelde bendim ve bolca küfür yedim.

Optimist bir yaklaşımla müşkülpesentlik -rasyonel bir yaklaşımla “aylık yayın gevşekliği sendromu”- iliklerime işlediğinden herhangi bir şeyi yazmaya başladıktan sonra defalarca ‘ctrl+a->delete’ yapmazsam rahat edemiyorum. Yazının son halinin ilkinden daha iyi olduğu falan da yok hani! Deadline geldiği için, o an hazır olan neyse o yayına giriyor. Web gibi deadline’ı olmayan kanallardaysa bu daha vahim boyutlara gelebiliyor.

Mesela, bir ay kadar önce Foxygen’in We are the 21st Century Ambassadors of Peace & Magic’ini daha ilk dinleyişimde yazacağım şeyi bulduğuma emindim. Başladıktan sonra “ha bugün, ha yarın yazıyı tamamlarım” derken Atoms For Peace’in Amok’unun çıkış tarihi geldi kapıya dayandı ve ilk ‘ctrl+a->delete’ geldi.

Amok’un bende yarattığı hayal kırıklığını kelimelere dökmeye çalışırken fonda haftanın yenilerinden bir playlist çalıyordu. Sallie Ford & The Sound Outside ile işte o an tanıştım ve hemen bir ctrl+a+delete daha patlatıp şu anda okuduğunuz cümlelere başlamış oldum. (Halen bu yazıyı tamamlayabileceğime ve okuyabileceğinize emin değilim, nitekim yazı her an kim vurduya gidebilir. Neyse en azından bu noktadan devam edip her yere bağlayabilirim: ‘ctrl+s’)

Sallie Ford & The Sound Outside’ı duyar duymaz kafamda hemen bir frontwoman grubu canlandı. Sallie Ford, Billie Holiday rock, Ella Fitzgerald ska, Alison Mosshart caz söylese ortaya işte böyle bir sonuç çıkardı diye düşündürten oldukça dikkate değer bir sese sahip. (Mosshart’ı bu iki isimle aynı cümlede kullanmak kimilerine küfür gibi gelebilir. Kabul, ona biraz kıyak yaptım…)

Hatta Sallie’nin sesini daha birçok isme benzetebilirsiniz. Bunun en önemli nedeni ses renginin henüz bir standart tutturamamış olması. “Tutturması gerekli mi?” sorusu ayrı bir tartışma konusu olabilir. Neredeyse her şarkıda sesini bambaşka şekillerde kullanabilen Sallie’nin her tarzın hakkını verdiğini düşünürsek bence sorun yok.

Hiçbir profesyonel müzik eğitimi ya da geçmişi olmayan, kukla oynatıcısı babasıyla çocukluğunda Amerika’yı gezen Sallie, “alaylı” olmayı bir lütuf olarak gören babasını kendisine rol modeli olarak belirleyip para kazanmak için Portland’da bir Vietnam restoranında garson olarak çalışıp geceleri de gitarıyla notalar tıngırdatırken Alaskalı balıkçılar Tyler Tornfell, Ford Tennis ve Jeff Munger ile tanışarak müzikal kariyerine başlamış.1

50’lerin primitif Rock ’n Roll dönemini yad eden ve yüksek enerjileriyle “Rockabilly”nin dibine vuran Sallie Ford ve Dadaşları The Sound Outside, Partisan Records ile anlaşıp ilk stüdyo albümleri Dirty Radio’yu iki yıl önce kaydetmişler. (‘-miş’li geçmiş zamandayım çünkü grubun o dönemleri benim için gerçekten de ‘-miş’.)

Bu dönemde David Letterman’ın Late Show’una konuk olup bilinirliklerini tüm Kuzey Amerika’ya yayan ekürinin ikinci albümü Untamed Beast geçtiğimiz hafta piyasaya çıktı. Görünen o ki Sallie Ford’un anormal performansıyla bu grubun adını daha çok duyacağız.

Untamed Beast’in açılış şarkısı ‘They Told Me’ Sallie’nin Alison Mosshart’ımsı vokalleriyle Dead Weather’ı fena halde anımsatıyor. Bunun ardından gelen ‘Addicted’ ve videosu da çekilen ‘Party Kids’ enerjik, eğlenceli, daha ilk dinleyişte kulağa yerleşen, kolay dinlenebilir  parçalar. ‘Bad Boys’ Sallie’nin “I can sweat, I can yell, I can raise some hell, yeah I like bad boys” sözleri ve fondaki spagetti western filmlerini hatırlatan müziğiyle ilginç bir çalışma. ‘Devil’ ise bence albümün en başarılı şarkısı. Grubun tüm elemanları bu parçada kendilerini aşıp son zamanlarda duyduğum en enerjik, hareketli ve etkileyici kayıtlardan birine imza atmışlar. Şarkı sadece iki dakika sürse de bittiğinde maraton koşmuş gibi hissediyorsunuz.

Untamed Beast’in enerjisi albümün tam ortasında, Sallie’nin kafasının epey karışık olduğu bir anda yazdığını düşündüğüm ve albümün bütünlüğüne sekte vuran ‘Paris’ ve vasat denebilecek ‘Do Me Right’ ile düşse de hemen ardından gelen ‘Lip Boy’ ve ska havasındaki ‘Rockability’ biterayak albüme yine zirve yaptırıyor. Akustik gitar eşliğinde Sallie’nin fado söylermişçesine, dertli, tasalı ses tonunu gösterdiği son parça ‘Roll Around’ da albüme şık bir kapanış olmuş.

Untamed Beast blues’dan klasik rock’a, ska’dan country’e oldukça farklı türlerden beslenen, son yılların en etkileyici vokal performanslarından birini duyabileceğiniz, müzikal anlamda oldukça bereketli başlayan 2013’te şu ana kadar dinleme şerefine nail olduğumuz en iyi işlerden biri…


  1. http://www.portlandmonthlymag.com/arts-and-entertainment/culturephile-portland-arts/articles/interview-sallie-ford-june-2011/ []