Skip to content

Tek Albümlük Adam

Rise & Fall.

 “And we don’t stop, Craig David on the rise”

Last Night

Kral Tv güzel değil. 90’lar sonrası meşhur olmuş saçma Türk şarkıcılar ekrandan sıçrayıp yüzüme bulaşacak derecede saçma renkli makyajlar yaptıkları absürt klipler çekiyorlar. Azıcık zap yapıyorum, daha önce hiç görmediğim bir saç tipi, kadife gibi bir ses, sonradan “beat” olduğunu öğrendiğim, boyun fıtığı egzersizi gibi bir altyapı… Craig David.

Çoluk çocuğum o zaman. Şarkısını sevdiğim adamın adını öğrenemeyecek kadar, adını öğrensem albümünü almaya tek başıma gidemeyecek kadar, alsam parası çıkmayacak kadar çocuk. Ulan her boku da böyle devrik cümlelerle romantize etmekten bıktım. Craig David albümü alıp eve geldiğimde Justin Bieber konserine giden Belieber gibi heyecanlıydım işte, anlayın. Twitter’da Belieber deyince bot gibi üşüşüyor bunlar, burada sorun çıkmaz herhalde.

Daha 13 yaşında, Southampton’ın Afro-Karayipli çetelerinin takıldığı yerlerde DJ’lik yapmaya başlamış bir adam Craig David. Gayet sevimli bir çocuk ve çok yetenekli bir müzisyen adayı olduğu için, dönemin bütün R&B ve Rap insanları onu kanatlarının altına almış. Partilerin onur veledi olmuş, şarkı söyletip eğlenmişler o küçücük çocukla. Ama en çok o eğlenmiş. Böyle böyle, Southampton’ın medar-ı iftiharları olan Artful Dodger ikilisiyle tanışmış Craig. Mark Hill ve Martin Deveraux onunla birlikte söz yazmaya başlamışlar ve Born to Do It albümü ortaya çıkmış… İyi ki de…

13 yaşında partilerde DJ’lik yapan bir çocuk için Born To Do It’ten daha iyi bir albüm adı olur mu bilemiyorum. Fill Me In ile başlayan, içinde en az 2 adet tarihi hit barındıran (Walking Away ve Seven Days) bir acayip albüm Born to Do It. 2009’da MTV tarafından Michael Jackson’ın Thriller albümünün ardından tarihin en iyi albümü listesinde 2. sırayı almış bir albüm bu. 19 yaşındasınız, tarihin en iyi ikinci albümünü yapıyorsunuz, haberiniz yok. Haberiniz yok değil aslında. Var.

Britanya’da meşhur olmak, Türkiye’de meşhur olmak kadar kolay görünüyor. Tırt bir komedyen olsanız da (Alan Carr), tek özelliğiniz büyük memeli olmak olsa da (Katie Price), yahut aşırı bakımsız olarak televizyona çıksanız da (Susan Boyle) meşhur olabiliyorsunuz. Yalnız en azından buradaki gibi sürekli gündemde kalmıyorsunuz, müritleriniz olmuyor. Onun için kaliteli iş yapmanız gerek. Craig David’in müritleri oldu. 19 yaşında Britanya’nın en çok dinlenen, kadınlar tarafından en çok arzulanan, erkekler tarafından en çok kıskanılan adamı oldu. Sonrası biraz tuhaf işte.

Avustralya’dan Polonya’ya, ABD’den Almanya’ya, TOP 10 listelerinin 1 ilâ 5 numaraları arasında gidip gelen bir albümle çıkış yapmak, kariyerin geri kalanı için çok yararlı değil. Hep daha fazlası, hiç değilse aynı ayarda bir kalite bekleniyor doğal olarak. 2002’de çıkan Slicker Than Your Average yine Born to Do It ayarındaydı pek kabul eden olmasa da. Niyeyse içinden Rise&Fall çekildi cımbızla ve İstiklal Caddesi’nin tüm mağazalarında çalındı, sonra What’s Your Flava birkaç gece kulübünde çalındı, gerisi yalan oldu…

Billboard’un “Nothing ‘Average’ On New Craig David Album” diyerek1 tanıttığı ikinci albüm, milleti hayal kırıklığına uğrattı niyeyse. Tarihin en iyi ikinci albümü denen çıkış albümü kadar başarılı olmasını bekliyordu galiba herkes. Ne olduysa o ikinci albümden sonra oldu zaten.

Yok oldu bir anda Craig David. 19-20 yaşında bir albüm çıkarıp bütün ödülleri toplayan, 2 sene sonra Rise & Fall’la dünyanın en ücra köşesine bile ulaşan adam piyasadan çekildi. Aldığı ödüllere bakın, hepsi 2000-2001 civarı. Unutulmak istedi, unutuldu sanki. Sonra 3 albümü daha var ama, çoğu kimsenin haberi yok.

Bana ilginç gelen o değil. Bazı adamlar 4-5 yıl albüm yapmaz, bir dolu turneye gider, hayranları sürekli “acaba ne zaman yeni albüm yapacak” diye sabırsızlanır, dört gözle yolunu bekler… Craig David albüm çıkardı, kimsenin umrunda olmadı neredeyse. Yeni albümüne bakmak yerine, ilk albümünü dinlemek istedi insanlar. Çoğu kişiye göre tek albümle meşhur olan bir overrated oldu, çoğu hayranı içinse ilk albümünün gölgesinde kalan bir underrated. Arafta kaldı.

Yıllar sonra “lan bu adama n’oldu”, yahut “Craig David diye bir herif vardı ya hakikaten” diye aratıp vücut geliştirme fotoğraflarını bulan bir dolu insan var. Üzgün kaslı olmuş Craig. Nerede okudum hatırlamıyorum, 2002 sonrası dönemde bir kız tarafından reddedilmiş, sonra hırs yapmış ve kendini ağırlıklara vermiş diyordu bir Craig David hayranı. Yalan tabii.

“Benim çıkış yaptığım dönemde meşhur olan birçok kişiye bakın, çok kısa ömürlü müzisyenler oldular. Kabul edin ya da etmeyin, ben 10 sene boyunca çok yukarılardaydım. Çoğu insan şöhreti kaldıramadığımı, ilk albümümün gölgesini her daim üzerimde taşıdığımı söylüyor ama alakası yok. Geriye dönüp baktığımda pişman olduğum hiçbir şey yok. Bir sanatçı olarak benim kadar fazla insana ulaştıysanız eğer, kariyerinizden memnun olmama hakkınız yok.”

Craig David, 2010

Geçen gün Greatest Hits albümüne rastladım. Greatest Hits yerine Born to Do It + Rise & Fall yazsa kimsenin itirazı olmaz. Following My Intitution albümü üzerinde çalışıyor şu an. 2013’te çıkacak deniyordu en son, ne oldu bilmiyorum.

Craig David hiçbir zaman 2000’lerin başındaki kadar meşhur olamayacak. Olmak gibi bir niyeti de yok galiba. Yazının başındaki söz Born to Do It albümünden. Sonundaki ise David’in son düzgün hitinden. İkisini birleştir, kariyerinin özeti.

“Superstar you’ve finally made it,
But once your picture becomes tainted,
It’s what they call,
The rise and fall.”

Rise & Fall

  1. http://www.billboard.com/articles/news/74243/nothing-average-on-new-craig-david-album []