Skip to content

Bir Salı Akşamı

Bir Championship maçı, Crystal Palace vs. Hull City, ve hat-trick yapan 39 yaşındaki adam: Kevin Phillips.

Kevin Phillips topu penaltı noktasına dikip gerilmeye başladığında Kerem “Lütfen bu maç o maç olmasın ya” diye bağırdı. 15 dakika önce Crystal Palace en golcü oyuncusu Glenn Murray’nin ayağından bir penaltı kaçırmıştı zaten. Hull City kalecisi David Stockdale bir penaltı daha çıkarırsa bu maç Crystal Palace taraftarları arasında yıllarca hatırlanacaktı, “ha, şu bir maçta iki penaltının kaçtığı maç” diye.

Bu maç o maç olmadı. Stockdale, Phillips’in penaltısına uzanmayı başardı ama topu dışarı değil, içeri doğru çeldi. Bu maç, başka bir maç oldu. “39 yaşındaki Phillips’in hat-trick yaptığı o maç” diye yıllarca konuşulacak maç oldu.

Yalan yok, Britanya’da geçireceğim 11 gün için o günlere denk gelen maçlara bakmış, ama Liverpool’un Londra’da oynamadığını görünce daha da fazla ilerlememiştim. Beni uyandıran Kerem Arsal oldu. Zamanında Blue Jean’de birlikte yazdığım, tanıdığım yıllarda neredeyse hiç aynı şehirde yaşamamış olmamıza rağmen ortak zevkler sayesinde (Brit müziği, Brit futbolu, Galatasaray) denk geldiğimizde hep keyifli muhabbetler ettiğim bir adam Kerem. Facebook’ta Londra’ya geldiğimi görünce “Salı akşamı Crystal Palace – Hull maçına gidiyorum, istersen sana da bilet alayım” yazmıştı. Evet o akşam bir pub’da Manchester United’ın Real Madrid’i ağırlamasını izleyebilirdim ama Şampiyonlar Ligi maçını her zaman izleyebilirdik, Championship ise nadir bir fırsattı.

Salı akşamı London Bridge durağında Kerem’le buluşup güneye, Selhurst Park’a doğru trene atladık. Trende Kerem’in formasını gören, takım elbiseli ama Palace’ın renklerini taşıyan atkısı ve elindeki birasıyla “sweet and tender hooligan” olduğunu belli eden bir adamla muhabbet açılıyor. Türk olduğumuzu öğrenince 1998’deki Inter Toto maçı geliyor aklına, bizim bile hatırlamakta güçlük çektiğimiz Samsunspor maçlarını anlatıyor. Eh, Attilio Lombardo’lu, Palace’ın altın yılları, ondaki çağrışımı başka. Maç öncesi stadın içindeki lounge’da biralarımızı içerken Kerem bana brief veriyor. (Kulübün kendi ale’i de barda satılıyor ama bizim tercihimiz Carling.) Şu anki takımları da hiç fena değil. Andre Moritz kenardan gelip gol atanı mesela takımın, seviliyor. Mile Jedinak direkt ilk 11 çıkıyor, lakabı da nefis: Jedi. Crystal Palace gerçekten renkli bir takım. Football Manager tabiriyle “flamboyant” oyuncularla dolu. Manchester United’ın uğruna 15 milyon pound saydığı Wilfried Zaha var mesela. Ters kanatta Yannick Bolasie var. Championship’in gol kralı, 27 gollü Murray var. Sekiz yıldır üç direğin arasını bekleyen, Championship’in emektarlarından Julian Speroni var. Yine altyapıdan çıkan Galli yetenek Jonathan (Jonny) Williams var. Ve kenarda Blackpool’un Premier Lig sezonuyla yıldızlaşan Ian Holloway.

palace

Ama o gün sahneyi çalan adam şüphesiz 39’luk Phillips. Holloway’in Blackpool’dan devre arasında kiraladığı Phillips’in işi gol. Murray’nin arkasından en golcü ismin 5 gollü Moritz olduğunu düşünürsek gerçekten ikinci bir golcüye ihtiyaç var. Murray’nin suskun olduğu ve bir de penaltı kaçırdığı bir günde önce penaltı noktasında sonra da ikinci yarının hemen başında arka arkaya iki gol atması bunun göstergesi. Holloway “Yaşı 39 ama 26’lık gibi oynadı” dedi, ki doğru. Evet, gollerinin birisi penaltıdan, ikinci golünde vuruşu mükemmel değil, üçüncü golü ise Elvir Bolic’in Manchester United’a attığı golün kopyası. Yani biraz da kısmetli bir gün. Ama 7 dakikada tamamlanmış bir hat-trick’ten bahsediyoruz. Londra’nın güneylilerini coşturacak, zirvedeki Cardiff’le değilse bile ikinci Hull’la puan farkını kapatacak kilit bir galibiyet. Maçın sonlarında Jay Simpson 3-1’e getiriyor, ki aslında oyun çoktan hazırlık maçına bağlamış durumda. Açık alanı bulan Zaha coşmaya başlıyor. Benzetmek gibi olmasın, Ricardo Quaresma’nın Beşiktaş’taki parlak günleri gibi. Disiplinli değil, ama oynayınca aldığı reaksiyona bayılıyor. Çıplak gözle “Bu gerçekten oldu mu?” dedirten hareketler yapabiliyor Zaha. Sir Alex Ferguson’ın onda Sporting dönemi Cristiano Ronaldo ışığı gördüğünü ve tedrisatından geçirdikten sonra bu çocuğu gerçekten başka bir şey haline getirebileceğini hissetmek zor değil. Zaha şu an bir United oyuncusu ve sezon sonuna kadar yetiştiği kulüpte oynamaya devam ediyor. Kerem’in söylediğine göre performansı imzadan öncekinin yarısı ama Palace taraftarı yine de ona tapıyor. Eh, geçen yıl kontratını yenilemesi ve “Kulübüme para kazandırarak gitmek isterim” hareketi de takdire şayan tabii. Şık bir hareketinde kopan “He’s just too good for you” tezahüratıyla Zaha’nın gururunu hep okşuyorlar. O da sevginin karşılığını şık bir gol ve nefis bir dansla veriyor. Son dakikalarda bir gol daha geliyor ama lig ikincisini 4-2 yenmek önemli bir mesaj, herkes mutlu.

Crystal Palace Zaha’yla son haftalarını yaşıyor olabilir ama ellerinde bir cevher daha olduğu kesin. Kerem’in tabiriyle “Iniesta-Wilshere karışımı” olan Jonny Williams gerçekten hem çok dinamik, hem de birkaç pasla takımı kaleye götürebilen, müthiş yetenekli bir oyuncu. İlk penaltıyı onun ceza sahasına bir dalışı kazandırdı, onun dışında da bütün aksiyonun göbeğindeydi. Henüz 19 yaşındaki bu oğlanı takibe alın. Geçen yıl ilk parlaması sırasında ayağı kırılmasına karşın şu anda geri dönüşü nefis. Holloway onu sık kullanıyor ama hiç 90 dakika sahada tutmuyor. Yavaş yavaş büyük maçlara da iyice alışacağını söylüyor. Palace taraftarlarının “Joniesta”larına tezahüratları da nefisti.

Çıkışta trene atlayıp merkezin yolunu tuttuk yine. Selhurst’lülerin morali yüksekti. Hull’un bir puan gerisine yerleşilmişti, Cardiff’in hemen arkasındaki sırayı ise Watford kapmıştı. Daha sonra hafta sonunda Leeds’le 2-2 berabere kaldılar, Watford da puan bırakınca Hull ikramı geri çevirmedi ve ikinciliğe yükseldi. Doğrudan terfi için üç takımın sene sonuna kadar kapışacakları kesin gibi. Deli dahi Holloway’in Crystal Palace’ının da özellikle iç saha maçlarındaki gol yağmurunun sürmesi de. Bitime 10 hafta kala arada bir gözleri Championship’e çevirmekte fayda var. Bol tanıdık surat, büyük potansiyelli çocuklar, keyifli futbol ve çokça güzel hikaye var çünkü.1

  1. http://www.bbc.co.uk/sport/football/championship/table []