Skip to content

İki Bilinmeyenli Blake Griffin

Youtube Jenerasyonu nasıl NBA’de devrim yaptı?

NBA’e yeni giren yıldız adayları için yazılı olmayan bazı kurallar var. Sabah kalkıp gazete getirmek, ayakkabı boyamak, 2k12’de tuş ayarlarını yapmaktan bahsetmiyorum. Şampiyonluk avansı, daha ziyade kast etmeye çalıştığım…

İlk birkaç sene kimse yüzükten söz etmemeye and içiyor, eğer doğru ortam yoksa, bireysel ödüller, All-Star katılımları, en iyi beş seçimleri yeterli oluyor. Oyuncunun (varsa) kolej kariyerinden güzel birkaç anı, büyüdüğü mahalledeki arkadaşlarıyla yapılan röportajlar, çocukluğundaki zor günleri anlatan bir belgesel gözlerimizin önünde her geçen gün adaydan yıldıza dönüşen adamımızın kariyerini süslüyor.

Ve bir sabah, NBA taraftarları bunaltılmış düşlerinden uyandığında kendilerini dev bir Sergen Yalçın’a dönüşmüş olarak buluyor.

“X bence pek özellikli bir adam değil…”

O andan itibaren eğer yüzüğün yoksa, hiçsin. Doğru ortamın olmaması, takımının durumu, şans önemli değil. Yüzüğün varsa, seni başka türlü hatırlayacağız. Yüzüğün yoksa, seni başka türlü hatırlayacağız.

ARAYA PARÇA: TEK TAŞ
Bana inanmıyorsanız Patrick Ewing, Allen Iverson, Vince Carter, Tracy McGrady’in kapısını çalın. The Decision’la her şeyi berbat eden LeBron James ve The Decision olmadan her şeyi berbat eden Dwight Howard’a sormanıza bile gerek yok.

Çarşamba akşamı oynanan Los Angeles Clippers – Los Angeles Lakers maçı, Blake Griffin’in kariyeri açısından belirleyici bir 5 dakikaya sahne oldu.

Zaten maçın başında bir kez Pau Gasol’un üstünden uçan Blake, ikinci yarının başında daha da fenasını yaptı: İkinci kez Pau’nun üstünden smaç bastı. Hücum faul olması hareketinin acayipliğinden bir şey götürmüyor. Blake, Kendrick Perkins, Timofey Mozgov gibi nadide isimlerin olduğu “Poster yaptıklarım” listesine Pau’yu da ekledi.

Magic Johnson’ın ifadesiyle “Oyun içinde tarihin gördüğü en iyi smaçları yapan isim” bu yıl körüklenmeye başlayan Lakers-Clippers rekabetine bir imza bırakmıştı bile.

Blake’in kariyeri açısından belirleyici olan bu değildi, sonrasıydı. Sırasıyla bir turnaround fade away, bir hook atışı, bir de orta mesafe şut kaçırdı. Oyundan çıktığında Los Angeles Lakers skoru 89-75’e getirmiş, farkı maçı kazanmak için yeterli düzeye çekmişti bile.

Arka arkaya yanlış hücumlarını yaptığı dakikalarda Twitter’da konuşulan tek şey, Blake’in Pau’ya yaptıklarıydı. Andrew Bynum’ın smaç sonrasındaki mükemmel yüz ifadesi paylaşılıyor, Pau’ya İspanyolca espriler, Blake’e de saygı duruşları sergileniyordu.

Los Angeles Lakers karşılaşmayı rahat kazandı. Üçüncü periyottaki akıl almaz smacı sonrası Blake Griffin, 8’de 2 isabetle oynadı. Kaçırmasından daha kötü olan, pota altındaki hareketlerinin “Yeni Başlayanlar için: Post-up” seviyesinde olmasıydı.

Ertesi gün gazeteler, internet siteleri Blake’in hareketlerini görmek isteyenlerle doluydu. Smaçlar konuşuluyor, kimse sonucun ne olduğuyla ilgilenmiyordu. NBA.com’un Blake’in fotoğrafı ve “Yeni bir tartışma mı başlıyor?” başlığıyla verdiği haberin “Acaba yaptığı muhteşem smaçlar hücum faul mu?” olması meselenin trajikliğini arttırıyordu.

ARAYA PARÇA: YOUTUBE JENERASYONU
NBA tarihçilerinin işlerini kolaylaştıran bazıdönüm noktaları var. ABA’in kuruluşu akabinde yıkılışı, David Halberstam’ın The Breaks of The Game’i yazdığı gün (Tamam abarttım, tamam hiç abartmadım), David Stern’ün kontrolü ele alması, Magic Johnson ve Larry Bird’ün NBA’e geçmesi, Michael Jordan’ın lige adım atması, 1990’da NBA Action’ın televizyonlarda yayına başlaması, uluslararası oyuncu istilası, 96 NBA Draft’ı gibi dönemlere ayırmak faydalı olabilir.

Aralarında NBA Action, belki de günümüze en çom damga vuranı. Belki şekil değiştirdi, internetin gelişimiyle, popülaritesini kaybetti. Artık “Youtube Jenerasyonu”ndayız. Ne oynadığın, nasıl oynadığın, hangi şartlarda yaptığın değil, kaç kez tıklandığın, kaç kez izlendiğin önemli. Kimse 11 maçın oynandığı bir gecede Dirk Nowitzki’nin bir adım geriye çekilerek attığı orta mesafe şutu izlemiyor, Westbrook’un kaç kişinin üzerine zıpladığı, Blake’in kimi potaya soktuğu izleniyor. NBA, kendi Justin Bieber’larını çıkarıyor.

23 yaşında henüz Blake. NBA’deki ikinci sezonu doldurmak üzere. Uzunların geç olgunlaştığı, bazı uzunların sırf “Uzunlar geç olgunlaşır” sözü yüzünden senelerce ekmek yediği bir ligde 129 maç oynadı. O yüzden büyük cümleler kurmamak, peşin hükümler vermemek, iddialı olmamak lâzım. Fakat bu şekilde pohpohlandığı taktirde bir gün herkesi “Blake iyiydi de çevresi kötüydü” noktasına getirme ihtimali var.

Blake Griffin’in şu anda makyaj yapmayı yeni öğrendiği için yüzünü Bob Ross’un tuvaline çeviren genç kızdan farkı yok. Chris Paul’un Bill Simmons’a anlattığı gibi, enerjisini nasıl saklayacağını, maçın sonlarına kendini nasıl taşıyacağını, sırtı dönük pota altında nasıl pozisyon bulacağını öğrenecek, öğrenmesi lâzım, öğrenmesini umuyoruz.

Belki Dwight Howard’ın aksine “Bu yaz Hakeem Olajuwon ile çalıştım, Patrick Ewing ile balığa gittim” gibi ekstra çalışmaları bir PR hamlesinden öteye taşımayı başarır.

O zamana kadar Pau Gasol’un Clippers maçı sonrası söylediği şu sözler geçerli olacak.

“Zaferi her zaman NBA programlarında gösterilecek bir harekete tercih ederim.”