Skip to content

İnsan İki Kere Yaşar

Bir Dünya Savaşı'ndan diğerine, biri yarı İngiliz iki Fransız beyefendi...

Göreviniz, eğer kabul ederseniz, hem düşmanı hem de yarış pistlerini alt etmek. Ve sonrasında, hatırlanmamak.

Biri yarı İngiliz iki Fransız beyefendi (toplamda bir buçuk Fransız ve iki tam beyefendi ediyor), hakikaten böyle bir teklifi hayatlarının başında biri onlara yapsa dahi reddedemeyecek kibarlıkta bir aile terbiyesine sahiplerdi. Hem zaten bu, onların tam da aradığı serüvendi.

William Grover-Williams’ın annesi güzeller güzeli bir Fransız kadını, babası ise bu güzelliğe kapılan bir İngilizdi. Grover-Williams’tan yaklaşık on sene önce dünyaya gelen Robert Benoist’in babası ise Baron Rothschild’in avlak bekçisiydi.

Grover-Williams Birinci Dünya Savaşı sırasında akrabalarının yanına, Britanya’ya gönderilirken Benoist Fransız ordusunda hem karada hem de havada görev alarak Grover-Williams’a kıyasla daha eğlenceli vakitler geçiriyordu. Akraba ziyaretlerini  bilirsiniz.

Savaştan sonra Grover-Williams ailesiyle birlikte Monte Carlo’ya göçtü. Henüz motorsporlarının gözbebeği, Formula 1’in baştacı olmamışken Prenslik sokakları, Grover-Williams bir Rolls-Royce’un direksiyonunda otomobil kullanmayı öğrendi. Ehliyetini aldıktan sonra bir Indian motosiklete âşık oldu. Bir yandan meşhur İrlandalı ressam Sir William Orpen’in Rolls-Royce’una şoförlük yapıp, diğer yandan W Williams müstear adıyla motosiklet yarışlarına katılıyordu. Aynı sıralarda savaş sonrası heyecanı otomobillerde bulan Benoist, 1924’te Delage ile Grand Prix yarışçılığına adım atmadan önce test sürücülüğü yaparak macera deposunu dolduruyordu. Benoist bir yıl sonra Montlhery’de ilk Grand Prix’sini kazandı. Alberto’nun babasını kaybettiği 1925 Fransa Grand Prix’si, Ascari’lerin aksine Benoist için güzel anıları çağırıyordu. Grover-Williams ise o yıllarda Orpen’in metresini ayartmakla meşguldü. Ajanlık için biçilmiş kaftan.

Benoist ve Grover-Williams Fransa boyunca bazen aynı, bazen tamamen farklı yollarda yarışıp 1920’leri tüketiyorlardı. Benoist, takımı Delage’ın yarışmayı bırakması üzerine ara sıra Bugatti ile yarıştı, 1929’un sonunda yarışmayı bıraktı. “W Williams” Bugatti’siyle 1928 ve 1929’da o elim kaza sonrası artık Montlhery’de düzenlenmeyen Fransa Grand Prix’lerini kazandı. Ama şüphesiz galibiyetlerinin en büyüğü, savaş sonrası evinde geldi. Hızlı otomobil kullanmak için para alan herkesin rüyalarında kazandığını gördüğü, tarihin en güzel, alımlı ve acımasız Grand Prix’si, Monaco.

William Grover-Williams, “Britanya yarış yeşiline” boyalı Fransız Bugatti’siyle meşhur Alman Rudolf Caracciola ve gümüş Mercedes’ini alt etti. İkinci Dünya Savaşı adım adım yaklaşırken tarihin ilk Monaco Grand Prix’si gelecekten haber veriyordu adeta.

1929’da Sir William Orpen’in ayrıldığı metresi Yvonne Aupicq ile mutlu bir yuva kuran Grover-Williams, yarışmaya devam etti. İki yıl sonra Spa-Francorchamps’da Belçika Grand Prix’sini kazandı ve 1930’ların ortalarından itibaren yarışlara ara verdi. William Grover-Williams’ın yarış kariyeri biterken Robert Benoist, Bugatti tarafından çağrıldı. Benoist 1934’ten itibaren Bugatti’nin Le Mans programının başına getirilerek, Fransız takımını 24 saatlik prestijli yarışa hazırladı. 1937’de emekliliğini getiren Le Mans 24 Saat galibiyetini Jean-Pierre Wimille ile elde eden ve bu süre zarfında William Grover-Williams’la arkadaşlık eden Benoist, İkinci Dünya Savaşı sırasında bu iki arkadaşıyla İngiltere’ye kaçtı. Özel Harekat Birimi tarafından görevleri verildi, onlar da kabul ettiler. Fransa’ya dönerek direnişe yardım edeceklerdi. Britanya Ordusu’nun hizmetinde Yüzbaşı Benoist ve Grover-Williams paraşütle Fransa’ya indiler. Yetenekli birer sabotajcı olarak on yıl önce yarıştıkları Paris bölgesinde sıklıkla silah kaçırıp direnişe destek oldular. Rakipleri artık düşmanlarıydı, risk ise hâlâ ölümdü. Eh, korkmayı gerektirecek bir neden yok.

1943’te Grover-Williams, Gestapo tarafından tutuklandı. Üç gün sonra da Benoist. Ancak Benoist hareket eden araçtan atlayarak İngiltere’ye kaçışını gerçekleştirdi, yeni görevler istiyordu.

Robert Benoist, Le Mans 24 Saat galibi ve iki Dünya Savaşı’nın kahramanı olarak görevlerine devam etti. 1944’te tekrar yakalandı, aynı yılın Eylül’ünde gönderildiği toplama kampında infaz edildi. Bir yıl sonra, Fransız bayrağının dalgalandığı bir eylül günü Paris’te Robert Benoist Kupası düzenlendi. Robert Benoist’in adı, tıpkı adına bir tribünü taşıyan Reims pisti gibi unutuldu.

İçlerinde ilk Monaco GP’si ve bir de Spa galibiyeti olan yedi Grand Prix zaferiyle William Grover-Williams’ın yaşamına, 1945’te Almanya’daki Sachsenhausen toplama kampında son verildi. Grover-Williams’tan geriye birkaç satır anma, Monaco’daki o ilk GP’nin anıtı ve eşi Yvonne Aupicq kaldı. İlginçtir ki, savaş sonrası Grover-Williams’ın eşine George Tambal adında, otomobillerden fazlasıyla hoşlanan bir beyefendi eşlik etti. Tambal ve Aupicq, yıllarca birlikte yaşamaya devam ettiler.

Aklınızdaki soruyu biliyorum. En güzel tarafı da, cevabını size söyleyemeyecek olmam.