Skip to content

Newcastle – Liverpool

Bazen işler bütün iyi niyetinize rağmen iyi gitmeyebilir. Bence önemli olan böyle zamanlarda ne yaptığınızdır. Zor zamanlarda duruşu muhafaza etmek, inancı taze tutmak başarının anahtarı olabilir. Liverpool tam olarak böyle bir dönemden geçiyor. Bu dönemde yaşadıkları olayların etkisinde kalarak rotalarını değiştirmemeliler.

Aslında uzun zamandır Evra ile Suarez arasında yaşanan drama üstüne bir yazı yazmak istiyordum. Olayların aslında göründüğü gibi olmadığını, Evra’nın olaylarda Suarez kadar suçlu olduğunu Yazıhane okuyucularının dikkatine sunmalıyım diye düşünüyordum. Herşeyden önce aşağıdaki resmi yayınlamak istiyordum. Bütün dünya basınında belirtildiği gibi Suarez Evra’nın elini reddetmedi. Her iki oyuncu da birbirinin elini sıkmamak için ellerinden geleni yaptılar. Bir şekilde Suarez kurban ilan edildi. Evra ise haksızlığa uğrayan taraf oldu.

Ancak hafta sonu oynanan Liverpool-Newcastle maçından sonra Suarez-Evra gerginliğinin önemini yitirdiğini düşünüyorum. O yüzden konuyu çok fazla uzatmayacağım. Her ne kadar futbolda ırkçılığın nerede olduğunu, Suarez ile Evra arasında yaşanan diyaloğun videosunu, Evra’nın Suarez’i kışkırtmak için yaptıklarını arşivlemiş olsam da bu argümanın şu anda çok önemi kalmadı diye düşünüyorum. Halbuki her iki tarafın da derdinin birbirlerine üstünlük kurmak olduğunu gösterebilirdim.

Newcastle-Liverpool maçında Liverpool açısından sezon boyunca yaşananların bir özetini bir kez daha yaşadık. Liverpool maça Andy Carroll’in istekli ve etkili oyunu ile iyi başladı. Üst üste pozisyonlar buldu. Andy Carroll gol yapması gereken bir pozisyonda kendi taşıdığı topu kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen içeri atamadı. Bunun yerine kendini yere bırakarak haklı bir sarı kart gördü. Daha sonra Newcastle sağ beki Simpson kaleye giden topu eliyle çıkararak bir gole engel oldu. Liverpool’un projesinin bir destekçisi olarak tam işler bu kez iyi gidiyor galiba diye düşünüyordum ki maç birden değişti.

18. dakikada henüz rakibine pozisyon vermemişken Kasım ayından beri takımdan uzak olan Lucas yerine oynayan Spearing-Shelvey ikilisinin Ben Arfa’ya topla oynaması için çok fazla mesafe ve zaman vermesi pahalıya patladı. Newcastle pozisyona girmeden skor tabelasında öne geçti. Lucas defansın önünde oluşan tehlikelere karşı ilk direnci gösterme görevini çok iyi yapıyordu. Onun sakatlığı sonrası Liverpool defansı çok zor anlar yaşıyor. Özette görebileceğiniz bu pozisyonda Skrtel’in pas anını kestirip Papiss Cisse’yi ofsaytta bırakması gerekir. Ancak bu son çare olmalıdır. Pozisyonun başlangıcında kendi yarı sahasından aldığı topu taşıyan Ben Arfa ceza sahası üstünde kafasını kaldırıp rahat rahat forvet seçememeliydi.

Maçın kısa bir özetini bu linkten izleyebilirsiniz.
Newcastle-Liverpool

Golden sonra sezon içinde verilen görüntü tekrarlandı. Bir türlü reaksiyon veremeyen bir takım, birbirlerine yardım etmeyen oyuncular, önlem almakta geciken bir menajer sahanın farklı yerlerinde kendilerini gösterdiler. Futbolda kendine güvenin ne kadar önemli bir etken olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Kuvvetli yönleriyle parlaması gereken oyuncular yerlerini zaaflarıyla göze batan oyunculara bıraktılar.

İkinci yarının ortalarında Liverpool adına bir “geri dönüş” yaşanmasının çok zor olduğu ortaya çıkmıştı. Belki de sezonun en etkisiz maçını oynayan Bellamy ikinci yarının ortasında kaçırdığı bir gol pozisyonundan sonra inancın ne kadar silik olduğunu ilan eder gibiydi. Çok geçmeden son kale de düştü. Gelen ikinci Newcastle golünde adeta kalenin içine yürüyüş yapan Cisse maçın ve Liverpool’un umutlarını bitirdi.

Ancak bu maçta görmemiz gereken son bir olay daha varmış. Maçın son dakikalarında Reina’nın gördüğü kırmızı kart Liverpool’un bu sezon yaşadığı en büyük problemin fiziksel yada taktiksel eksiklik değil mental yetersizlik olduğunu ortaya koydu. Hedefe gitmek için gerekli olan malzemelerin belki de en önemlisi kazanmayı soyutlayabilmek ve anı lehine çevirmek için bıkmadan usanmadan mücadele etmeye devam etmektir. Rakipler sizi yolunuzdan çevirmek için çeşitli yollara başvurabilir. Bunlarla kaybedecek vaktiniz olmamalı. Hem Newcastle maçında hem Evra-Suarez olayında Liverpool vakit ve enerji kaybetti. Rakiplerinin tuzağına düştü. Kolayca “irite” oldu.

Tüm bunlara rağmen takımın bütünlük göstermesi, işler yolunda gitmemesine karşın hayata bir takım olarak devam etmesi önemlidir. Uzun vadeli başarılar için bu duruşu ve inancı göstermek kritiktir. Ben hala Kenny Dalglish’in Liverpool’u tekrar İngiltere’nin zirvesine taşıyacak menajer olduğunu düşünüyorum. Liverpool KD ile yıllar sonra ilk kez genç İngilizlere yatırım yapıyor. Dalglish projesinde Jordan Henderson ve Andy Carroll gibi geçen yıl EPL’de en çok parlayan İngiliz oyunculara rotasını zirve için çizen bir takımda olma fırsatını verdi. Liverpool Academy’yi Liverpool takımının içine dahil ediyor. Martin Kelly, Jay Spearing, John Flanagan ve Jack Robinson gibi oyuncular KD döneminde şans buluyorlar. İşler şimdiye kadar istendiği gibi gitmemiş olabilir. Ancak bu yoldan şaşmak için yeterli neden değildir. Çünkü doğru yaptıklarınızdan şüphe etmeye başladığınız an gerçekten kaybetmeye başladığınız andır.

Neticede özellikle League Cup’da karşılaşılan rakiplere karşı gösterilmiş iyi performanslar gelecek sezon için başlangıç noktası olabilir. Kadrosunu bu derecede yenileyen takımların ilk sezonlarında başarılı olmalarını beklemek biraz hayalciliktir. Biraz hafızamızı zorlarsak Abramovich ile atılım yapmaya çalışan Chelsea’nin ilk sezonunda Ranieri ile çok vasat bir sezon geçirdiğini hatta Beşiktaş’a kaybettiğini hatırlayabiliriz. Aynı Chelsea bir sonraki sezon takviyelerine devam etmiş ve elindeki oyuncuları çok daha verimli kullanmayı başarmıştı. Mourinho ile rekor puanla şampiyonluğa koşmuşlardı.

Bu tip sancılı dönemler menajerler için çok tehlikeli dönemlerdir. Böyle dönemlerde personel değişiklikleri olur ve arkasından gelecek başarı yeni gelen personelin ustalığına bağlanır. Ancak aslında isim değişiklikleri başarıya götürmez. Böyle dönemlerde başarı ve başarısızlık arasındaki en önemli etken geçen zamanın çeşitli yerlerden toplanmış bireylere takım olmayı öğretmesidir.