Skip to content

Tape Nights

Sezonun gayr-ı resmî ödülleri: Phoenix Suns ve diğerleri.

Bazı sezonlar tek kelimeyle hafızaya kazınır: 2005/06-Kobe, 2007/08-Sonics, 2010/11-Decision… 2013/14’ü de “Tape Season” olarak hatırlayacağım. Aslında tape iptilası tam olarak ne zaman başladı, hatırlayamıyorum. İlk günlerde YouTube’a tapeler düşerdi, ben yine maçları seyrederdim. Zamanla internet mesaimin aslan payını saçma sapan insanların karanlık konuşmaları işgal etti. İki tape arasında NBA’e göz ucuyla bakıyordum. Twitter’ı birkaç gün takip etmeyince sohbetlere katılmak imkansız hale geliyordu. Gündem eşsiz bir süratle değişiyor, milyonlarca insanı arkasından sürüklüyordu. Garip bir hikayenin rüyevî dekoruna hapsolmuştuk.

Sonra seçim geldi, seçim geçti. Tapelerin varlığı pek bir şey değiştirmemişti, muhtemelen yokluğu çok şeyi değiştirmeyecekti. Galiba hayat devam ediyordu. En azından NBA devam ediyordu.

Tape Sezonu’nun ödüllerini birkaç gün içinde Yazıhane’de dağıtacağız. Bugünü gayr-ı resmî ödüllere ayırdım. 2013/14’ün aklımda kalan hikayeleri, takımları, maçları:

Sezonun Takımı: Phoenix Suns Batı Konferansı’nın dibine çakılacaktı. Hepimiz aynı kanaatteydik; taraftarlar, gazeteciler, yönetim. Uzun rotasyonlarının çok zayıf olduğunu düşünüyorduk. Dragic ve Bledsoe’nun beraber oynayıp oynayamayacağına emin değildik. Dragic’in takas edileceğini düşünüyorduk hatta.

6 milyar insan sözbirliği etmişçesine felaket senaryolarından bahsederken sezon başladı ve Phoenix Suns ilk günden başlayarak hepimizi ters köşeye yatırdı. Dragic ve Bledsoe, kafa kafaya çakışmış tekila şişesiyle barut fıçısı gibi reaksiyon vermişti. Şut atan uzunlar rakip savunmayı açıyor, Dragic & Bledsoe’nun drive’larına imkan veriyor; iki guard’ın penetreleri de 3’lükçülerin boş kalmasını sağlıyordu.1 Uyduruk şakalara meze yaptığımız Morris kardeşler, değerli parçalara dönüşmüşlerdi. Takım sürekli skor üretebiliyordu. Üstelik savunmayı da beceriyorlardı. Plumlee ve diğer uzunlar pota altını belli seviyede kapatmıştı. Bledsoe kiloyla kokain kullanmış bir boğadan farksızdı.

Methiyenin aslan payı Jeff Hornacek’in hakkıydı. Göreve gelir gelmez isabetli teşhislerle planlarını hazırlamaya koyulmuştu. Geçen sene Phoenix Suns orta mesafeden en fazla şut kullanan ikinci takım olmuştu; şut tercihleri değişmeliydi: “Playoff’a girmek için EFG yüzdeniz +50 olmalı. Ben senelerce Utah’ta oynadım. Eğer elinizde orta mesafeden yüzdeli şut atan oyuncu varsa onu kullanmalısınız. Fakat 3’lük sayısını yükseltmek, EFG yüzdesini yükseltmek için kestirme bir yol.” Jeff Hornacek kadronun tüm vasıflarını azamî seviyede kullanmaya konsantre oldu. Dakikaları ideal line-up’lara ayırdı. Hızlı tempoyla kolay sayı imkanı yarattı.2 Hornacek savunmayı 2008 Celtics’in gölgesinde inşa etti. Koç kadrosundaki yardımcılardan Longabardi 2007’den beri Celtics’te çalışmış, Tom Thibodeau modern NBA savunmasını bir seviye yukarı taşırken yanında yer almıştı. Zamanla Celtics’in savunma koordinatörü olmuş, en nihayet Phoenix yollarına düşmüştü. Phoenix Suns ansızın sezonun en güzel hikayesi olmuştu.

Yönetimin kafasında playoff hayali yoktu, sezona “Phoenix kümeye” tezahüratıyla başlamışlardı. Fakat 2013 biterken Batı Konferansı’nda playoff potası içindeydiler. Takım mühendisliği üstüne yeni bir tartışma alanı açmışlardı: NBA’de dibe vurmaksızın iddialı hale gelmek mümkün mü? Daryl Morey, Rockets’ta bu başarının bir benzerine imza atmış ve geçen sene playoff yaparak Howard’ı Houston’a çekmişti. Suns yönetimi istemeye istemeye Morey’nin yoluna girdi. Önümüzdeki sezon ceplerinde 25 milyon dolar olacaktı. Playoff’un getireceği prestij ve sıcak iklimin cazibesiyle birilerini ikna edebilirlerdi. Artık tüm camia playoff’a inanıyordu. Fakat Phoenix yeni yıla korkunç bir haberle uyandı: Eric Bledsoe sakatlanmıştı.

Bledsoe’nun sakatlığıyla akıllar tutuldu, takas teorileri hortladı, karanlık kehanetler birbirini kovaladı. Dragic ve arkadaşlarıysa zaten yeterince fantastik olan bir hikayeyi tamamen sürrealist bir destana çevirdi.

Goran Dragic, Phoenix hücumunun en temel parçası. Repertuarındaki sayısız numarayla rakiplerini tuzağa düşürüyor; hızlı hücumlar, maçın temposunu tayin eden tercihler, yarı saha hücumunda herky jerky driplingler, penetreyi takiben turnikeler ve paslar, sahanın hemen her yerinden atabildiği şutlar… Dragic sahadayken takım 100 pozisyon başına 110,5 sayı atıyor (NBA birinciliğine denk geliyor), Dragic kenardayken yalnızca 100 sayı (NBA yirmibeşinciliğine denk geliyor).

Tüm bu mekanizmanın en önemli dişlilerinden biri de Channing Frye. Özellikle tepeden ve kanatlardan ne kadar az zamanı olursa olsun isabetli şutlar atabildiği için rakip savunmanın kapanmasına engel oluyor. Dragic’le beraber ligin en tehlikeli pick&roll ikilileri arasındalar. Rakipler Frye’ın 3’lük tehdidini müdafaa etmek için perdelerde bir savunmacıyı ona yakın tutuyor ve Dragic’in driplinglerine mani olmak için ekstra yardım çağırmak zorunda kalıyorlar. Channing Frye’ın yalnızca kanatlarda 3’lük çizgisinin gerisinde durması bile Markieff veya Plumlee’nin potaya devrilecek alan ve rahat sayı imkanı bulmasına sebep oluyor.

Suns sezonun en renkli takımı oldu. Dragic All-Star seçilemedi ama MVP tartışmasının diplerinde kendine yer bulabiliyor. Channing Frye kalp rahatsızlıklarından sonra lige müthiş döndü. Takımın yarısı MIP tartışmasının içinde. Gerald Green kariyerinin en iyi basketbolunu oynuyor. Üstelik nefesleri bitmek üzereyken Bledsoe geri döndü ve yere düşmekten son anda kurtuldular.

Phoenix Suns, galibiyet yüzdesiyle NBA tarihinin en başarılı dördüncü takımı. Fakat asla şampiyon olamadılar. Bu sezon %60 galibiyet yüzdesiyle oynuyorlar ama playoff’u kaçırabilirler. Onlar mağlup olsalar da galiptirler.

Sezonun Vedası: David Stern insanlık tarihinin en uzun emeklilik seremonisini [Ekim 2012 – Şubat 2014] takiben görevi resmen bıraktı. Henüz 48 saat geçmemişken Seattle, Super Bowl’u kazandı.

Sezonun Cezası: Jason Kidd 50.000 dolar ceza aldı.

Sezonun İstatistiği: Rio Grande Valley Vipers, Rockets’ın D-League’deki özerk cumhuriyeti. Morey’nin açtığı bayrak, Rio Grande Valley’de dalgalanıyor. Rockets şu an NBA’de en az orta mesafeli şut kullanan ve en fazla 3’lük deneyen takım.3 Fakat Vipers başka bir gezegenden gelmişe benziyor. RGV Vipers, yeni istatistik denizinin henüz keşfedilmemiş sularında yüzüyor. Maç başına 43 küsur kere 3’lük deniyorlar (NBA tarihinde maç başına 30 3’lük deneyen takım yok). Neredeyse hiç orta mesafeli şut kullanmıyorlar. Yüksek tempoda hücum ediyor; 3’lük bulamazlarsa pota dibine yöneliyorlar. Hatta 3’lükler ve pota dibi atışlar, Vipers şutlarının %87’sini oluşturuyor. Uyguladıkları cüretkar stratejinin tarihte eşi benzeri yok.

İstatistikleri hatmetmiş menajerler NBA’in en mühim makamlarına geliyor ve ligin çehresini her geçen gün değiştiriyorlar. Sezon boyunca Rio Grande Valley Vipers, NBA’in nereye gidebileceğine –veya nereye gidemeyeceğine– dair ipuçları bulabileceğimiz garip bir laboratuvar oldu.

Sezonun Babası: Yannick Noah 1983’te Roland Garros’u kazandığında, 1940’lardan beri bu başarıya ulaşan ilk Fransız raket olmuştu. Tenis kariyeri bittikten sonra reggae albümleri yapmaya başladı. İsveç güzellik kraliçesiyle evlendi ve Joakim isimli bir çocuğu oldu. Oğlunun maçını izlerken ekrana şöyle yansıyor.

Sezonun Menajeri: Maalesef bu foton israfını ödülü ben uydurmadım. NBA uydurdu. Elimizde iki bilgi var:

1. Kadro planlaması senelere yayılan bir süreç.
2. Ödül, senelik başarıya veriliyor.

Temsilî:

Sezonun Dehşeti: Pierre the Pelican Anthony Davis.

Sezonun Kahramanı: Geçtiğimiz haftalarda Massachusetts Üniversitesi’nde bir basketbolcu açıldı. Derrick Gordon ESPN’e verdiği nefis bir röportajla Division I tarihinde gay olduğunu açıklayan ilk isim oldu. Bu kararı, Jason Collins’in Nets’le anlaştığını duyunca vermişti.

Jason Collins NBA’e döndüğü gün internet esprileri medeniyetin bir vesikası gibiydi. Sorsanız homofobik olmadığını iddia edecek milyonlarca insan, bir gay’in basketbol sahasında neler yapabileceğine dair şaka yapmaya çalışıyor, ısrarla aynı kelimeler üstünde tepiniyordu. Timeline’ın derinliklerinde ara sıra garip isimler beliriyor, hakaretler birbirini kovalıyordu. Jason Collins dört majör ligin tarihinde gay olduğunu saklamaksızın sahaya çıkan ilk sporcu olmuştu. Fakat bir devir kapanmış veya açılmış değildi. Galiba hayat devam ediyordu. En azından NBA devam ediyordu.

  1. Maç başına en çok drive eden guard düoları listesinde ikinci sıradalar. []
  2. Phoeniz Suns, ligin en başarılı hızlı hücum takımları arasında. 100 pozisyon başına 19 fastbreak sayısı buluyorlar ve bu alanda zirvedeler. Savunma ribaundunu aldıklarında bir kişinin yarı saha çizgisine ulaşmış olduğunu fark ediyoruz. Sürekli rakip sahaya koştukları için rakiplere hücum ribaundu ve ikinci şans sayısı verdiler ama bu zaafı tazmin etmeyi başardılar. []
  3. Sezon boyunca orta mesafeden yalnızca 702 şut kullanmışlar. Bu alanda açık ara ligin son sırasındalar. Hatta LaMarcus Aldridge sezon boyunca Rockets’a kıyasla +100 orta mesafeli şut kullanmış durumda. []