Skip to content

Yılın Smacı mı?

DeAndre Jordan ile Umberto Eco'nun buluştukları yer...

DeAndre Jordan’ın Brandon Knight’ın üzerinden vurduğu smaç All-Star sonrası artık tek anlamı yıldızların dinlenmesi ve play-off için kalan son koltukların kapılması olan NBA sezonuna renk getirdi. Bir hafta önce Jamal Crawford ile Blake Griffin’in benzer bir çalışması olmuş, o da DeAndre gibi “Yılın Smacı” nidalarıyla karşılanmıştı. Aslında DeAndre daha fazlasına lâyık görüldü. İnternet sitelerimiz galerilerine kısa bir ara verdi ve gözünü ona çevirdi. Twitter’da ondan bahsetmeyen, Youtube’da izlemeyen kalmadı. Muhtemelen DeAndre bile bu kadarını hayâl etmemiştir. Sadece bir smaç vurdu ve bir anda “İşte o Smaç” oldu.

Son zamanlarda her şeye “tarihi” dediğimizi fark ettiniz mi? Takımımızın her maçı tarihi sınav. Yıldızımız her gün tarihi değiştiriyor. Efsanemizi anarken tarihteki yerini anmadan söze başlamıyoruz. Her karşılaştığımız zafer çağın en büyük zaferleri arasına giriyor, her karşılaştığımız yenilgi çağın diplerine doğru tek gidişlik biletle yollanıyor. Dönüş yok. Üzerine basıp geçmek en iyisi. Kimse artık sadece insan değil, bir zamanın parçası.

Her şey tarihi, her şey en iyi, her şey ilk 10. Tarihi belleğimizin bize verdiği yetkiye dayanarak oluşturduğumuz listelerle yeniden yazıyoruz. Artık sadece kazananlar ya da hayatta kalanlar değil, en iyi listeler yapanlar, en yüksek sesle argümanları dillendirenler tarihi yeniden yazıyor. Peki neden?

Biraz gerilere gidelim.

Yaşayan en büyük Rönesans insanlarından Umberto Eco, geçen yıl piyasaya sürdüğü “The Infinity of Lists”1 kitabında listelerin kültür tarihimizdeki öneminden, listeler sayesinde kültürle, sanatla, tarihle nasıl başa çıktığımızdan bahsetmişti. O sıralar Der Spiegel’e verdiği muhteşem söyleşide erken yüzyıllardan Ortaçağ’a, Rönesans’tan Barok döneme her zaman listelere başvurduğumuzu belirtmişti. “Don Giovanni’nin kaç kadınla yattığını biliriz: 2,063. Eski çağlardaki rahiplerin, kiliselerin, yazarların, kitapların sayısını da bu sayede öğreniriz. Listeler, kültürü parçalamaz, onu yaratır.”

Peki bu liste düşkünlüğümüz neden? Eco’ya göre “Listeleri yaparız çünkü ölmek istemeyiz. Hiçbir zaman bir son olduğunu, bir sınırımız olduğunu kabul etmeyiz. Liste yapmak, ölüm düşüncesinden kaçmanın bir başka yoludur.”

Nefes kesen bir yaklaşım. Doğru mu? Elbette. Çünkü;

1- Umberto Eco konuşuyor.
2- Umberto Eco’ya itiraz ediyorsanız kütüphanesinde 50 bin kitap olan ve evine gelip “Bunların hepsini okudunuz mu?” diye soran misafirlere “Hayır, bunlar okuduklarımın sadece yarısı” cevabını veren bir adamla karşı karşıya olduğunuzun farkına varmalısınız.

Yine de elimizi korkak alıştırmayalım, hep beraber sessiz düşünelim.

En son ne zaman sevdiğiniz bir gruptan, müzisyenden, şarkıdan “Bence yılın en iyisi” diye bahsettiniz? Muhtemelen 5 dakika önce. En son ne zaman sevdiğiniz bir filmden, yönetmenden, oyuncudan “Son 20 yılın en iyisi” diye söz ettiniz? En son ne zaman sevdiğiniz bir basketbolcuyu, takımı, koçu “Tarihin en iyisi” olarak tanımladınız? Bunların hepsi yaşanıyor. Müzik, sinema, moda, kampüsün en güzel kızı, futbol konuşulan her ortamda birbirini kovalıyorlar. Herkes kendi sevdiğini, kendi bilgisi ölçüsünde tarihe yediriyor.

Tarafsız duruş zaten hiçbir zaman yaşamadı. Burada öznellik de ölmüyor. Kimse gerçekten başkasının ne düşündüğüyle ilgilenmiyor. Ben var. Ben diyorum, şimdi dinlemelisin. Birazdan sana sıra gelecek. Sen konuşmanı bitirene kadar dinlemiş gibi yapacağım. Ağzını oynatmayı bitirdiğinde evlerimize gideceğiz ve bir kez daha smacı izleyeceğim. Zira DeAndre Jordan yılın smacını yaptı. Bana öyle dediler. Ben öyle diyorum.

DeAndre Jordan ismini duyunca ortalama bir NBA takipçisinin bahsedeceği kelimeler benzerdir. Uzun bir herif, savunmada işe yarıyor, atletik, genelde kazma. Bu özellikleri bazılarına göre aldığı parayı hak etmesine, bazılarına göre ise hak ettiğinden fazla değer görmesine neden oluyor. Buradan sonrasında da pek tartışmıyoruz aslında. Zira DeAndre Jordan için harcayabileceğimiz dakikalar bu kadarla sınırlı. NBA’de ismini bilmemiz gereken yaklaşık 400 oyuncu var. İyi bir takipçi olarak bunların en az 70’ini yakından tanımalısınız. Hayat hikayeleri, Twitter hesapları, Instagram’a koydukları kötü fotolar, arkadaş oldukları rezalet müzisyenler hakkında mâlumatınız olmalı. Geri kalanlara bilgi kırıntıları yeter. DeAndre Jordan arada kalanlardan. Hakkında çok fazla şey bilmemizin garip kaçacağı heriflerden. Yine de çok yabancı olmamalıyız. Arada lâzım olabilir. Ne zaman? Clippers zirveye oynadığında, Lakers’ı yendiğinde, Chris Paul birilerine kızdığında, Blake Griffin smaç yaptığında iki yabancı gibi takılamayız.

Alkışlarımız onunla. Bir smaç vurdu ve bize onu hatırlamamıza yardım edecek her şeyi verdi. Defalarca smacı izlemek, “o an”ın videosunu arkadaşlara yollamak, okulda ders arasında NBA takip edenlerle muhabbetini yapmak güzel. Teşekkürler DeAndre. Sana çok fazla zaman harcamak istemiyorduk, bize en büyük iyiliği yaptın. Artık smaç var. Listelere koyacak bir şeyi verdin. Benzerlerini daha önce yapmıştın. Sadece bu en ağırı oldu. Yılın smacı. Bir kaosun, NBA kaosunun içinde manşetleri iki gün süsledin. Her şeyi abartarak konuşan, her şeye tarihi referanslar vermeye çalışan, her şeyi bir listeye yamamaktan hoşlanan, hayatının hatırı sayılır bir kısmını bunları okuyarak geçiren benim gibi insanlara bir yeni pencere daha açtırdın. Tekrar teşekkürler.

DeAndre Jordan bizi Youtube’da bekliyor. Yılın hareketi. İki dakikada ulaşabilirsiniz. Artık onu çok iyi tanıyoruz. Kaosa iki dakikalık ara. Liste yaparsak belki sonsuza kadar yaşayabiliriz. Belki. Sadece iki dakika.

Estetik bu şehre uğramayalı çok oldu. Bari sonsuzluğa tutunalım.

  1. Aslında tam olarak bir kitap değil, listelerin listesi olarak tanımlayabiliriz eseri. []